29 Ekim 2017

Şalanj bitti diye yazmayacak değiliz! Özür vee YELEK BİTTİİİİİ!

Dikkat. Bu bir özür yazısıdır. 

Benim bloga bi sürü yorum yazılmış da benim hiç haberim yokmuş  ya la! (İçimdeki Çalgı Çengi hayranını tutacak değilim.)

Şimdi efenim şöyle oluyor. Reklam içerikli, spam yorumlar çıkmaya başlayınca "Yorumları Denetle" dedim blogspot'a. O da bana demedi ki, tamam denetliyorum ama bak "Denetleme bekliyor" diye bi sekme var, ordan kontrol etmen lazım... Tabi benim mallığım da olabilir bunu görememek.. Sonuç olarak bi sürü yorum gelmiş, onaylamamı bekliyorlarmış orda. Bugün geç de olsa cevap yazdım hepsine. 

Çok sevindim çünkü ciddi ciddi kendi kendime yazıyordum ben. Eskiden beri o düşünceyle blog yazmaya alışkınım. Senede bikaç tane yorum gelirdi, sevinçten uçardım. Bu çelınca başladıktan sonra, bi muhabbet ortamı oluştuğu için, takip ettiğim bloglara yorumlar yazdım, normalde bu da pek adetim değildi. Bana yorum yazılmayınca, hiç okunmadığımı düşündüm. Amaan dedim hep kendime. Nolcak canım, insanlar sevmek zorunda mı senin yazdıklarını, sevdiyse bile yorum yazmak zorunda mı, okumak zorunda mı...başkası için mi yazıyosun ki sen? Hatta kimse okumadığı için daha özgür olduğumu düşünüp düşünüp kendimi avuttum:)

Lakin ki öyle değilmiş. Güzel haberi bugün aldım. Teşekkürler Macera Kitabım, beni uyardığın için:)

Taa, Hannah Arendt yazıma bi yorum gelmiş, iki kelimecik. Özellikle O'na öyle çok sevindim ki. Çoğu zaman kendime inancımı kaybettiğim, işkenceye dönüşen, kitaplardan alıntılarla doldurduğum yazılar da okunuyormuş demek... O kitabı okuyan, ya da okusam mı diye düşünen biri, gogılda aratıp benim yazıma gelip, beğenip, bi de üşenmeden yorum yapıyor... Ne kadar saçma, bencilce ve ilgi bekleyen, acınası bi mutluluk bu... Ama üzgünüm insan kardeşlerim, insanım, henüz ermedim. Böyle işte, seviniyorum.

Bi de sanırım şu sıralar, yani aslında yıllardır, bu blog ekstra önemli benim için. Zamanımı değerli geçirdiğimi hissettiriyor. Öğrendiklerimi not ediyorum. Aslında o sevmediğim "neler yapıyorsun?" sorusuna "yaşayıp yaşayıp blog yazıyorum" diyebilirdim ve en doğru cevap da bu olurdu. Fakat ardından "ne kadar kazanıyorsun blogdan?" sorusu gelebilir, ondan korkuyorum... Yani tamam hadi o soru gelmez belki de, tatmin etmez yine de karşımdakini. Bi de karşılaştığım herhangi bi insanın blog yazdığımı bilmesini istemiyorum. Blog dünyasıyla alakalı insanlar bilsin sadece. Uzun yazı okumaya üşeniyor çoğu kişi, uzaylı olduğumu düşünüyorlar yazılarımı gördükten sonra (okuduktan sonra demiyorum, okumuyorlar zaten çoğu zaman). Özellikle günlük hayatta tanıdığım insanlarla yazdıklarım hakkında konuşmak zorunda kalmak korkutuyor beni. Kendi kendime yazmaya alıştığım için sanırım. Ya da her nedense işte..."Gerçekten" okunduğunu öğrenmek, ister istemez sevindiriyor insanı.

----

Neyse efenim gelelim haberlere:


En önemlisi: Yelek bittiii!




Bi ara pes etmek üzereydim, çok uzadı, sıkıldım, hem de bi şeye benzemiycek diye. Geçen gün bi gaza geldim, bi oturuşta bitirdim. Altına renkli bi şey giyince daha iyi oluyor. Örgünün sadece ilk adımlarını bilenler, usta olmayanlar için, çok basit bunu örmek. Önce bedenini ördüm, sonra askılarını, ikisini birbirine dikiverdim. Sonra etrafından siyah iple çerçeve yaptım, çok salkım saçaktı yoksa, toparlandı. Sonra da düğmeler... Zaten iri delikli olduğu için düğmelere delik açmaya da gerek kalmadı.

----

İkinci haber, etek. Şu an bu durumda:



Fazla mini olduğu için kalın siyah iple kalın bi kemer yapmaya karar verdim. Artık sonuç ne olur, bilmem. Altı da yamuk oldu, u. oraya da siyah bi çizgi örmemi tavsiye etti, güzel olabilir. Kemerini bi yapayım da bakıcam.

----

Bi de ecnebilerin "grandma square" dedikleri modelde bi kırlent örtüsüne başladım. Açık renkli bi iple. Kaplanmayı bekleyen kırlentlerim var, ucuza bulup kaçırmadığım.

----

Dün evi benimsemenin en önemli aşaması olduğunu yeni fark ettiğim bi şey yaptık: Halı aldık.



Yerdeki arkadaş halı, daha doğrusu kilim gibi bi şey, ince. Yerden ısıtma olduğu için kalın halı almamamız gerekiyordu. Üstündekiler de büyüyünce perde olacak işşallah. Evet,ikea'da kumaş da satıldığını görünce, perdeleri kendimiz dikmeye karar verdik. Hazırlarda çok az desen seçeneği var. Bi de aşırı uzun, kısaltmak için illa makine başına oturmak gerekiyo madem, neden istediğimiz deseni seçemeyelim? Hazır evde makine ve kullanmayı öğrenmek isteyen ben varken? Bi de kornişe takmak için deliklerin olduğu bantları bile satıyor kutsal İkea.

----

Nutuk Hollanda sınırları içine girdi, en kısa zamanda arkadaşımı rahatsız edicem.

----

Goliath'ı bitirdik. Güzel dizi. Tek sezon olması da güzel. Devamı da gelir belki ama hani gelmese de olur türünden. Hırslı, her şeyi maça, kazanmaya, kaybetmeye dönüştüren, modern görünümlü vahşi, ekmek aslanın ağzında hacı, işine gelirse diyen, bilmiş bilmiş bakan, bolca rol yapan, samimi olup olmadığından emin olamadığım, zekasını her fırsatta kanıtlamaya çalışan insanlara katlanamadığımı fark ettim yine. Mad men'i de o yüzden sevememiştim. Çıkarın şu topuklu ayakkabılarınızı, takım elbiselerinizi, bi rahat olun ya, bi burnunuz aksın, saçınız bozulsun, osurun, rezil olun, salaklık yapın, kimseyi kandırmayın iki dakka... nolur yani, ne kaybedersiniz?


Neyse efenim, sanırım şimdilik bu kadar.
Görüşmek üzre
Kanatlı Kedi

Şimdi göz atınca fark ettim ki, özür yazısı falan demişim ama hiç özür dilememişim. Geç cevap verdiğim için yorum yazan herkesten özür dilerim. Saygılar, sevgiler...