06 Kasım 2017

Nutuk Kıyaslaması ve Tarih Okurken Sakin Olmak

Karşınızda, Nutuk:

Kaynak Yayınları, 3. Basım, Kasım 2016

Ortadaki bordolardan alttaki Nutuk'un kendisi, üstteki de Vesikalar, yani Mustafa Kemal'in Nutuk metnini okurken bi taraftan da dinleyenlere sunduğu belgeler. Çevresindekiler de bir zarf içinde gelen haritalar. "Sakarya Muharebesi'nde iki tarafın durumu, Sevr'e göre Osmanlı'nın paylaşımı" gibi, Nutuk'u anlamaya faydası olacak haritalar. Karşıda ayakta duran sarı şeyse iki kitabın kutusu ve yanındaki de haritaların zarfı. 

Kuran'ı bilir misiniz? Elmalılı Hamdi Yazır'ınkini filan gördünüz mü? Aha kitabın malzemesi O'na benziyor. Sayfaların yumuşaklığı, cildi, kaldığın sayfayı işaretlemeye yarayan ip... Kitap kalın ve kaynak kitap niteliğinde olduğu için, yani ömürlük olduğu için, kaliteli ciltlenmesi mantıklı. Öte yandan, eline alınca Kuran hissi vermesi de hoş değil, bi resmiyet yaratıyor. Maddeye saygıdan içini incelemeye sıra gelmeyecek gibi geliyor... Tabi bu Kuran çağrışımının benim saçma sapan geçmişimle ve bilinçaltımla ilgisi olabilir. Hemen bi kılıf örüp bel hizasından yukarı asasım geldi, deyim, sen anlarsan anla, anlamazsan da şanslısın, hiç anlama bence:)

Baktım bu hastalıklı resmiyet hoş değil, önce bordoların üstündeki şeffaf kılıfı çıkardım. Hiç sevmiyorum kitaplara mont giydirir gibi kaplama yapılmasını, kayıp duruyor. Rahat değil okuması. Sonra aldım kalemi elime, o güzelim sayfa düzenine, ömür boyu saklarım ben bunu düşüncesine aldırmadan, hunharca çizdim kelimelerin, cümlelerin altını... Hatta hızımı alamadım, sen kim boksun seviyesindeki düşüncelerimi sayfa boşluklarına kaydettim. Evet. Şimdi kankayız kendisiyle.

Tanıtım kısmını geçtiysek, asıl diyeceğime geleyim. Bi yerinde diyor ki: 

"İstanbul'daki idare merkezlerinden verilmiş olan bu direktif dahilinde, Erzurum şubesi, Doğu Vilayetlerinde Türk'ün haklarını muhafaza ile beraber, tehcir esnasında yapılan kötü muamelelerde milletin katiyen dahli bulunmadığını ve Ermeni mallarının Rus istilasına kadar muhafaza edildiğini, buna karşılık Müslümanların pek gaddarane hareketlere maruz kaldığını ve hatta emir hilafına tehcirden alıkonulan bazı Ermenilerin hamilerine karşı reva gördükleri muameleleri, sağlam vesikalarla medeniyet alemine arza ve bildirmeye ve Doğu Vilayetlerine karşı dikilen ihtiraslı bakışları hükümsüz bırakmak için çalışmaya karar veriyor."

Bundan önce başlayıp yarıda bıraktığım Nutuk'ta (Akvaryum Yayınevi, 2005) aynı paragraf şöyle: 

"İstanbul'daki yönetim merkezinden verilmiş olan bu direktife uygun olarak, Erzurum şubesi, Doğu illerinde Türk'ün haklarını korumakla birlikte, Ermeni mallarının Rus istilasına kadar koruduğunu, buna karşılık, Müslümanlara pek gaddarca davranıldığını; hatta verilen emre aykırı olarak, göçten alıkonan bazı Ermenilerin koruyucularına karşı yaptıkları kötülükleri, güvenilir belgelerle medeniyet dünyasına duyurmaya ve Doğu illerine dikilmiş olan hırs yüklü bakışları geçersiz bırakcak çalışmalar yapmaya karar veriyor."

Görüldüğü üzre, birincide kalın harflerle yazdığım kısım, ikincide yok. Ben bunu Kaynak Yayınları'nınkini okurken fark ettim. Çünkü Akvaryum'daki Atatürk, Ermeni meselesinde Türklerde kesinlikle suç görmüyordu. Aslında okuduğum 140 sayfa boyunca, resmi tarih eğitimim boyunca ne gördüysem aynılarını tekrarlıyordu. Ayrıntıları okumak zevkli olsa da, genel bakış açısının çocukluğumdan beri duyduklarımla aynı olmasında bi sıkıntı vardı. Üstelik kaynak belirtmek, "Burda bahsedilen belge şurdadır, özetle şunu der" gibisinden bi dipnot iliştirmek falan da yok...Bi sürü yazım hatası, aynı paragrafın iki defa yazılması filan derken dedim 5YTL'ye 660 sayfalık kitap satmışlar, ne bekliyosun ki? Araştırdım, Kaynak'ınkini aldım ve O'nu okurken, Ermenilere kötü muamele yapıldığına dair ufacık bi cümle görünce hemen dikkatimi çekti. Diğeriyle kıyasladım ve sonuç bu. 

O küçücük cümlenin yokluğu anlamı çok fena değiştiriyor. Ve ben kendi kendime deliriyorum. Çünkü bu kitabı Atatürk hayranlığından, her Cumhuriyet çocuğunun evinde bi Nutuk bulunmalı düşüncesiyle almadım. Gerçeklere biraz daha yaklaşmak, Türkiye'nin kurucusu dediğimiz adamın aklından geçenleri biraz daha iyi anlamak için aldım, okuyorum. Ömrümde ilk defa O'nu başkalarından dinlemeyip, kendi sözlerinden çıkardığım sonuçlara göre yorumlayacağım. O zamanlarda gerçekte neler oldu? Bir kitapla bütün sırlara vakıf olacağımı sanmıyorum tabi ki ama en azından bi fikir edinebilirim diye umuyorum. Kısacası, bu adamın Ermeni meselesi, tehciri, soykırımı... daha ortak bi ad koyamadığımız bu konu hakkında ne düşündüğü benim için çok önemli. O'nun dediği kesin doğrudur diye değil, tarihte önemli bi rolü olduğu için. 

İnsan tarihi kendi fikirlerini, inançlarını desteklemek için değil de gerçeklere ulaşmak için okumalı idealde. Çünkü tarihi olaylar genelde net, biri birini öldürmüş, şu şu sebepten dolayı. O sebep o zaman için mantıklı gelebilir, gelmeyebilir, tamamen zulüm amaçlı da olabilir. Her neyse işte, benim tek istediğim o gerçeği öğrenmek, yorumları değil. Yeter artık diyor aklım, bırakın da yorumu ben kendim yapayım, fikrinizi kendinize saklayın, bana ham bilgiyi verin... Fakat buna ulaşmak çok zor. Çünkü yanlı anlatım diye bi şey var. Sansür var, yalakalık var, kitleleri peşinde sürükleme isteği var, çıkar meseleleri var...

Kaynak'ın yazdıklarının ne kadarının doğru olduğunu da bilmiyorum. Asla da bilemem çünkü gidip Nutuk'un orjinalini kendim inceleyecek değilim, incelesem de anlamam zaten Arap harfleriyle yazılmış. Birincisi: Niye anlamıyorum?

İkincisi; böyle önemli bi belgeyi önüne gelen yayınevinin yayımlaması engellenemez miydi? Bi kontrol mekanizması yok mu? Sıradan insanın güvenebileceği bi kaynak olsaydı iyi olmaz mıydı? Sadece Nutuk da değil, tarihi belge sayılabilecek her şey...

Ayrıca bu yayınevleri nasıl kafasına göre kısaltabiliyorlar eserleri? Hadi herkes anlasın diye kısalttı diyelim, kapağında kocaman kocaman yazması gerekmez mi "sadeleştirildi, kısaltıldı" diye? bu nası rahatlık arkadaş....Bunu kontrol eden yok mu? Türk Tarih Kurumu ne işe yarar? Hala faal mi bilmiyorum gerçi. 

Aman neyse, sinirlendim yazdıkça. En azından şundan eminim: Kaynak Yayınlarınınki Akvaryumunkinden daha iyi. Vesikaları ayrıca kitap yapmışlar, o belgelerin şu an nerde, hangi dosya numarasıyla kayıtlı olduğu falan belli, yani sanki istesem gidip bakabilirmişim gibi duruyor  (muhtemelen izin alıp bakmak gerekiyordur tabi, herkese de izin vermiyorlardır)... Ha Kaynak da inceden inceden yönlendirme yaptıysa, ki bunu asla bilemeyeceğim, böcürtler içinde boğulsun emeği geçen herkes, ne diyeyim yani... (Bkz: Harry Potter)



Her şeyin, herkesin ve her yerin tarihini öğrenmek isteyen ama kimseye güvenemeyen
Kanatlı Kediniz, 
Sevgileriniz