Günaydınlar efem,
Saat şu an burda 8:40. Sabahın yedi buçuğunda uyandım nedense. Baktım zerre kadar uykum yok, telefonu uzuuun uzun kurcalamak yerine çıktım yataktan. Dün erteleyip durduğum için yağlı saçlarla yattığım duş işini hallettim, banyo lavabosunu üstünkörü fırçaladım, bilgisayar başına geldim. Hem temizlenmenin, hem de uzun süredir aklımda olan işlerin iki taneciğini halletmiş olmanın verdiği huzur var üstümde. Afferim kız bana.
Tabi şu anda blog yazmak yerine makineyi doldurup lavaboya taşacak olan bulaşıkları halletsem, ya da çalışmaya başlasam daha iyi olurdu.
El yapımı takı üreten bi şirkette çalışıyorum ben, Hollanda'da. Korona sebebiyle evden çalışıyoruz. Haftada bir kez atölyeye gidip yaptıklarımı bırakıyorum, gelecek hafta için malzemeleri alıyorum. Bu hafta kullandığım metal tel gibi malzemelerden biri kırıldı, mecburen bi sefer daha gideceğim, bugün öğleden sonra. Dolayısıyla şu an elimdeki diğer işin kalanını bitirebilirim aslında, amma velakin çelıncın ilk gününün yazısını yazmak varken...:)
İşimi kaybetmediğime seviniyorum. Sadece maddi açıdan değil, normalde de çok ev dışında yaşayan bi insan değildim ama bu sever, evde durmak zorunda olmak, dışarıda yapacak hiçbi şeyin olmaması, işim olmasaydı daha çok canımı sıkardı heralde. Şimdi en azından haftanın üç günü kesin bir uğraşım var. Evde kendime yapacak bi şeyler bulma konusunda çok sıkıntı çekmem ama yine de yapabileceklerimin arasından seçmek zorunda olmamak bile rahatlatıyor. Herkes benim gibi midir bilmem, ama bu yaşa geldim, hala bi otoritenin bana yol göstermesine ihtiyaç duyuyorum demek olabilir mi bu? Olabilir.
Sanırım bundan sonra bloga yazmak istediklerimi gün içinde aklıma geldikçe not alacağım.
Karantinada sosyalleşmek için kullanılabilecek uygulamalardan haberiniz var mı? Watsapp ve Skype dışında iki tane biliyorum ben:
1) Zoom: Hollandaca dersimi bu uygulama vasıtasıyla alıyorum. Ücretli değil sanırım. Grup olarak, farklı yerlerden muhabbet ediliyor, chat kısmından belge gönderilebiliyor, ekran paylaşılıp mesela birlikte video da izlenebilir ama kalite pek güzel olmuyor.
2) House Party: Dün akşam kurduk telefona, dört arkadaş bağlandık. Logosu kırmızı zemin üstünde el sallayan sarı bi el şeklinde. Yine görüntülü muhabbet için güzel. Bi de uygulamanın içinde oyunlar var. Trivia türü oyunlar bizim gruba pek hitap etmiyordu, çok fazla Amerikan kültürü barındırıyordu ama misal Draw Something oyununu sevdim.
Bir oyun grubunuz vardıysa normal hayatınızda, az buçuk yakalayabilirsiniz benzer bi tadı, bu uygulama sayesinde. Biz eskiden okey oynardık. Şimdi öyle bi uygulama arıyoruz ama henüz bulamadık. Bilginiz varsa piliz paylaşın.
İşte böyle, saat 9 olmuş, mesai başlamak üzere.
Çelınca katılanlara, arada bir sırf okumak için uğrayacak olanlara, herkeşlere teşekkürler, selamlar,
Yarın görüşmek üzere.
Kanatlı Kedi
P.S. Yazmalara doyamadım, yazıyı gün içinde güncelleme hakkım saklıdır, taaam mı?!
Saat şu an burda 8:40. Sabahın yedi buçuğunda uyandım nedense. Baktım zerre kadar uykum yok, telefonu uzuuun uzun kurcalamak yerine çıktım yataktan. Dün erteleyip durduğum için yağlı saçlarla yattığım duş işini hallettim, banyo lavabosunu üstünkörü fırçaladım, bilgisayar başına geldim. Hem temizlenmenin, hem de uzun süredir aklımda olan işlerin iki taneciğini halletmiş olmanın verdiği huzur var üstümde. Afferim kız bana.
Tabi şu anda blog yazmak yerine makineyi doldurup lavaboya taşacak olan bulaşıkları halletsem, ya da çalışmaya başlasam daha iyi olurdu.
El yapımı takı üreten bi şirkette çalışıyorum ben, Hollanda'da. Korona sebebiyle evden çalışıyoruz. Haftada bir kez atölyeye gidip yaptıklarımı bırakıyorum, gelecek hafta için malzemeleri alıyorum. Bu hafta kullandığım metal tel gibi malzemelerden biri kırıldı, mecburen bi sefer daha gideceğim, bugün öğleden sonra. Dolayısıyla şu an elimdeki diğer işin kalanını bitirebilirim aslında, amma velakin çelıncın ilk gününün yazısını yazmak varken...:)
İşimi kaybetmediğime seviniyorum. Sadece maddi açıdan değil, normalde de çok ev dışında yaşayan bi insan değildim ama bu sever, evde durmak zorunda olmak, dışarıda yapacak hiçbi şeyin olmaması, işim olmasaydı daha çok canımı sıkardı heralde. Şimdi en azından haftanın üç günü kesin bir uğraşım var. Evde kendime yapacak bi şeyler bulma konusunda çok sıkıntı çekmem ama yine de yapabileceklerimin arasından seçmek zorunda olmamak bile rahatlatıyor. Herkes benim gibi midir bilmem, ama bu yaşa geldim, hala bi otoritenin bana yol göstermesine ihtiyaç duyuyorum demek olabilir mi bu? Olabilir.
Sanırım bundan sonra bloga yazmak istediklerimi gün içinde aklıma geldikçe not alacağım.
Karantinada sosyalleşmek için kullanılabilecek uygulamalardan haberiniz var mı? Watsapp ve Skype dışında iki tane biliyorum ben:
1) Zoom: Hollandaca dersimi bu uygulama vasıtasıyla alıyorum. Ücretli değil sanırım. Grup olarak, farklı yerlerden muhabbet ediliyor, chat kısmından belge gönderilebiliyor, ekran paylaşılıp mesela birlikte video da izlenebilir ama kalite pek güzel olmuyor.
2) House Party: Dün akşam kurduk telefona, dört arkadaş bağlandık. Logosu kırmızı zemin üstünde el sallayan sarı bi el şeklinde. Yine görüntülü muhabbet için güzel. Bi de uygulamanın içinde oyunlar var. Trivia türü oyunlar bizim gruba pek hitap etmiyordu, çok fazla Amerikan kültürü barındırıyordu ama misal Draw Something oyununu sevdim.
Bir oyun grubunuz vardıysa normal hayatınızda, az buçuk yakalayabilirsiniz benzer bi tadı, bu uygulama sayesinde. Biz eskiden okey oynardık. Şimdi öyle bi uygulama arıyoruz ama henüz bulamadık. Bilginiz varsa piliz paylaşın.
İşte böyle, saat 9 olmuş, mesai başlamak üzere.
Çelınca katılanlara, arada bir sırf okumak için uğrayacak olanlara, herkeşlere teşekkürler, selamlar,
Yarın görüşmek üzere.
Kanatlı Kedi
P.S. Yazmalara doyamadım, yazıyı gün içinde güncelleme hakkım saklıdır, taaam mı?!