Bugün Korona'nın ekonomik tarafına canım sıkkın biraz. Daha yeni yeni başlıyor, acaba bu geçse bile etkileri nasıl olacak falan diye düşünürken, bi arkadaşımın işten çıkarıldığını öğrendim bugün. Yurtdışına taşınalı bir sene olmamıştı daha, bir sürü güvensizlik, belirsizlik şimdi...
Daha öncesi de var. İş arkadaşlarımın çoğu bu sebepten işini kaybetti. Çünkü sözleşmesiz çalışıyorlardı, freelancer olarak yani. Tabi bu durumda şirketin çat diye işten çıkarma hakkı oluyor. Ben Türkiye'den gelmiş biri olarak epey bi (9 ay falan) yırtındım, mızıkladım, sonunda istifa etmeye karar verdim falan derken zorla aldım sözleşmeyi. Bu sayede çalışıyorum yani şu an. Küçük şirket olduğu için, sözleşmeli çalışan şirkete çok daha fazla paraya mal olduğu için hep freelancerlarla çalışıyor şirket. Hadi şirket bunu ister, normaldir, açgözlüdür, çalışanına verecek parası olmadığı halde üretime başlamıştır falan... Freelancer arkadaşlar da hiç sesini çıkarmıyordu bu duruma. Hatta istedikleri zaman gelmemezlik edebildikleri için, uzuuun uzuun tatil yapabildikleri için (ve belki benim bilmediğim başka sebeplerden de) özgür hissediyorlardı kendilerini. Çok tuhaf geliyordu bu bana. Meğer baya yaygınmış Hollanda'da bu tip çalışma. Cool görülüyor-du. Tabi Korona bu insanları çok fena vurdu.
Onlarla ilgili bi şeyler yapalım diye danıştım bizim müdüre, hani sözleşmeli çalışanlar olarak, herkes üçbeş kuruş verse, ihtiyacı olan freelancerlara paylaştırsak bi şekilde, hiç olmazsa kiralarının bi kısmını ödeseler, kafaları biraz daha rahat olsa... fln diye... O iş olmaz yaa, benzeri bi cevap verdi müdür. Benim kocam da freelancer dedi, patronlar zaten şimdi cepten harcıyor, herkesin durumu ayrı, zor, dedi. Niyeyse böyle bi cevap beklemiyormuşum ki, sakin sakin hüzünlendim. Şok olmadım. Negatif cevaba hazırlamıştım kendimi. "Ooo, kediciğim paran çok heralde..." gibisinden bi cevaba bile hazır olduğumu sanıyordum ama gerçekten cevap gelince bi değişik oldum...Haklıdır kadın, iki çocuğu var, beyninde benden çok daha fazla tilki dolaştığı kesin. Zaten bikaç 100 euro koyabildi diyelim kasaya, ben de koydum, bikaç kişi daha koydu diyelim... 20 kişi var şu an tanıdığımız, iş arayan... Hangi birine yetecek? En iyisi devlet yardımı peşinde koşmaları ve yeni iş aramaları tabi ki. Benim düşüncem işlevsizdi. Hatta belki de vicdanımı rahatlatmak içindi. Neyin vicdanıysa, niye kendimi suçlu hissediyorsam? Bi şekilde birbirimize destek olduğumuzu hissettirirsek birbirimize, her şey daha kolay aşılır gibi geliyordu işte... Ama bu destek olayını nasıl yapacağımı bilemiyorum sanırım.
Neyse, kısacası kafalar karışık bugün. Zihnim biraz netleşsin de, daha düzgün anlatırım derdimi heralde.
Bu arada bugün Adrienne'in başlangıç seviyesi yogasını yaptım! Teşekkürler yorumlarda öneride bulunanlara. Yarından itibaren 30 günlük yoga serilerinden birine başlıyorum. Söz, valla billa.
Daha öncesi de var. İş arkadaşlarımın çoğu bu sebepten işini kaybetti. Çünkü sözleşmesiz çalışıyorlardı, freelancer olarak yani. Tabi bu durumda şirketin çat diye işten çıkarma hakkı oluyor. Ben Türkiye'den gelmiş biri olarak epey bi (9 ay falan) yırtındım, mızıkladım, sonunda istifa etmeye karar verdim falan derken zorla aldım sözleşmeyi. Bu sayede çalışıyorum yani şu an. Küçük şirket olduğu için, sözleşmeli çalışan şirkete çok daha fazla paraya mal olduğu için hep freelancerlarla çalışıyor şirket. Hadi şirket bunu ister, normaldir, açgözlüdür, çalışanına verecek parası olmadığı halde üretime başlamıştır falan... Freelancer arkadaşlar da hiç sesini çıkarmıyordu bu duruma. Hatta istedikleri zaman gelmemezlik edebildikleri için, uzuuun uzuun tatil yapabildikleri için (ve belki benim bilmediğim başka sebeplerden de) özgür hissediyorlardı kendilerini. Çok tuhaf geliyordu bu bana. Meğer baya yaygınmış Hollanda'da bu tip çalışma. Cool görülüyor-du. Tabi Korona bu insanları çok fena vurdu.
Onlarla ilgili bi şeyler yapalım diye danıştım bizim müdüre, hani sözleşmeli çalışanlar olarak, herkes üçbeş kuruş verse, ihtiyacı olan freelancerlara paylaştırsak bi şekilde, hiç olmazsa kiralarının bi kısmını ödeseler, kafaları biraz daha rahat olsa... fln diye... O iş olmaz yaa, benzeri bi cevap verdi müdür. Benim kocam da freelancer dedi, patronlar zaten şimdi cepten harcıyor, herkesin durumu ayrı, zor, dedi. Niyeyse böyle bi cevap beklemiyormuşum ki, sakin sakin hüzünlendim. Şok olmadım. Negatif cevaba hazırlamıştım kendimi. "Ooo, kediciğim paran çok heralde..." gibisinden bi cevaba bile hazır olduğumu sanıyordum ama gerçekten cevap gelince bi değişik oldum...Haklıdır kadın, iki çocuğu var, beyninde benden çok daha fazla tilki dolaştığı kesin. Zaten bikaç 100 euro koyabildi diyelim kasaya, ben de koydum, bikaç kişi daha koydu diyelim... 20 kişi var şu an tanıdığımız, iş arayan... Hangi birine yetecek? En iyisi devlet yardımı peşinde koşmaları ve yeni iş aramaları tabi ki. Benim düşüncem işlevsizdi. Hatta belki de vicdanımı rahatlatmak içindi. Neyin vicdanıysa, niye kendimi suçlu hissediyorsam? Bi şekilde birbirimize destek olduğumuzu hissettirirsek birbirimize, her şey daha kolay aşılır gibi geliyordu işte... Ama bu destek olayını nasıl yapacağımı bilemiyorum sanırım.
Neyse, kısacası kafalar karışık bugün. Zihnim biraz netleşsin de, daha düzgün anlatırım derdimi heralde.
Bu arada bugün Adrienne'in başlangıç seviyesi yogasını yaptım! Teşekkürler yorumlarda öneride bulunanlara. Yarından itibaren 30 günlük yoga serilerinden birine başlıyorum. Söz, valla billa.