24 Eylül 2017

Kitap: Seçkinlerin Yükselişi ve Düşüşü (Vilfredo Pareto)

Kitabın tam ismi: Seçkinlerin Yükselişi ve Düşüşü - Kuramsal Bir Sosyoloji Uygulaması
Orjinal İlk Baskı: 1901
Doğu Batı Yayınları
Çev.: Merve Zeynep Doğan



Ayn Rand okumaya benzer bi zevk verdi bu kitap. Bi taraftan zevk aldım çatır çutur laf sokmasından, bi taraftan yuh artık dedim. Bazen de ekşisözlük'te trol entrisi okur gibi gerildim.

Ama en güzeli, yazdıklarını yaşadığı döneme göre değerlendirmeye çalışmak oldu. Çünkü bugünkü durumu kesinlikle yansıtmayan cümleleri vardı. Okudukça insanın gülesi geliyordu. Örneğin: "İşçiler geçmişin asilzadelerinin ayrıcalıklarını miras almışlardır ve bunlar aslında kanunun üzerindedir, hatta onların kendilerine ait mahkemeleri bile vardır."  

Hangi dünyada yaşıyordu yazar? Gerçekten bu yazdıkları doğru muydu, yoksa gözü kapalı sosyalizm düşmanlığıyla "bu işçi takımına fazla yüz veriyorlar" demeyip, daha kibar cümleler mi kuruyordu? Sonuncu ihtimali, okuduğumdan anladığım kadarıyla, pek yakıştıramadım Pareto'ya, dürüst birine benzettim, öyle düşünse, söylerdi gibi geldi. Dolayısıyla 1900lerin başında işçi hareketlerini, özellikle yazarın şikayet edip durduğu Fransa'daki işçi hareketlerini öğrenme isteği doğurdu kitap. Sonra gelip buralara tekrar göz atmak gerek.


Alıntılar...


Önsöz (Hans L. Zetterberg)

7 - İtalya'da, Pareto'nun öldüğü 1923 yılında, kuruculuğunu Mussolini'nin yaptığı bir gazete Pareto'nun "maalesef" faşist olmadığını ama faşist düşünceye katkıda bulunduğunu işaret etmekteydi.

8 - Aktif sağcı gruplar Pareto'nun kendilerinden biri olduğunu iddia etseler de, Pareto diğerlerinden farklı, mağrur ve ironik bir adamdı. Kendisini herhangi bir politik hareketle aynı safa koyma konusunda büyük bir arzusu yoktu. Onun açık ve net bir şekilde savunduğu şey, sosyal değişim yerine sosyal tabakalaşmayı, kişinin kendi başarısı yerine başkalarının yaptıklarına atıfta bulunmayı, sertlik yerine yumuşaklığı hoş gören politik inanışların yanında yer alan insanlara karşı durmaktı.

8 - Pareto'nun savunduğu şey şudur: Muhalifler zafer kazandıklarında, kendi insancıl platformlarını gerçek anlamda hiçbir zaman temsil edemeyecekleri için ahlaki değerlerin hiçbiri hümanist argümanları kabul etme yoluyla elde edilemeyecektir.

11 - İnsan eylemleri mantıksal düşünceden ziyade duygularla şekillenir. İnsan akıl dışı güdülerle hareket etmeye itilse de eylemlerini mantıksal olarak kesin prensiplere bağlamaktan hoşlanır. Kendi eylemlerini kanıtlamak için a posteriori yaratır.

14 - Seçkinler savaşta, genel nüfusun verdiğinden daha büyük oranda kayıp verirler. Seçkin aileler toplam nüfusa göre daha az oranda çocuk sahibi olduklarından, yok olma eğilimi gösterirler.

14 - Seçkinlerin çoğu yalnızca yenilikçilerden ya da yalnızca konsolidatörlerden oluşmakta; çok az bir bölümü ise, normal yaşamın sıradan gereksinimlerini karşılayabilme yeteneğine sahip kişilerden meydana gelmektedir.

15 - Devrimler: Yüksek sınıfların gerilemiş, çökmüş unsurları, kendilerini güçlü kılacak temel psikolojik etkenlere daha fazla hükmedemezken ve güç kullanmaktan çekinirken; toplumun daha düşük sınıflarındaki üstün nitelikli unsurlar sivrilir ve devlet fonksiyonlarını yürütmek için gereken temel güdülere hükmeder ve güç kullanma konusunda da gönüllü olurlar.

16 - Bir toplumda insani duyguların yükselişiyle, seçkinler içinde yenilikçilerin üstünlüğü ele geçirmeleri aynı zamana rastlarsa, bu durumun sonuçları oldukça kötü olur.

17 - "Eski seçkinlerin düşüşü, insani ve fedakarca duyguların yükselişi olarak ortaya çıkar; yeni seçkinlerin yükselişi ise, acizlerin ve zayıfların, nüfuzlu kişilere ve güçlülere karşı üstünlük sağlaması olarak kendini belli eder."

17 - Harvard Meslek Okulunun 1920'lerin sonları ile 1930'ların başlarındaki Hawthorne araştırmalarında, çalışanların verimliliğinin; dinlenme araları, çalışma gününün süresi, aydınlatma gibi çalışma ortamı koşullarındaki iyileştirmelerden olumlu bir şekilde etkilenmediği kanıtlanmıştır. Daha önemlisi; çalışanların belli şartlar altında mantıksal olarak kazançlarını en yüksek seviyeye çıkartmaya çalışmak yerine; üretimi sınırlandırma yolunda hareket ettikleri ve sonuç olarak kazançlarını düşürdükleri saptanmıştır.

23 - Bir seçkinin ayakta kalmasını sağlamak için en üst düzeye çıkarılması gereken akıl ya da duygu değil verimliliktir ve verimlilik aklın ve duygunun özenli ve dengeli bir karışımıyla ortaya çıkar. Biri diğerine karşı çalışmaz fakat her ikisi de iş başındadır.


Bazı Sosyolojik Kurallar

26 - ...neden geçmişin olgularından çok bugünün olgularını seçtiğim konusunda da birkaç şey söyleyebilirim: Bugünün olgularının büyük bir meziyeti vardır. Bu olgular daha sağduyulu bir zihinle ve daha az duygu ve önyargıyla incelenebilirler. Fakat onların da bizim tarafımızdan tam anlamıyla anlaşılamama gibi bir dezavantajları vardır. (?)

27 - İlk olarak, insan eylemlerinin büyük bir kısmının kökeninde mantıksal düşünme değil duygunun yer aldığına dikkat çekebiliriz.

27 - Buradan her sosyolojik fenomenin iki farklı ve bütünüyle karmaşık şekli olduğu anlaşılır: Gerçek nesneler arasındaki ilişkileri belirleyen nesnel bir form ve psikolojik durumlar arasındaki ilişkileri belirleyen bir öznel form. (...)

28 - Gerçek fenomen, öznel fenomeni veya öznel fenomen, gerçek fenomeni değiştirmek için ona nasıl tesir eder? Darwinizm bu soruya çok basit bir yanıt verir, ne yazık ki bu sadece kısmen doğrudur. Onun doktrinine göre iki fenomen arasındaki ilişki, bu ilişkiye uymayan bireylerin aşama aşama elenmesiyle oluşur.

29 - ...Fransa'da birçok insan "1789'un ölümsüz ilkelerine", "cumhuriyeti korumaya" veya diğer ülkelerde "muzaffer monarşileri savunmaya" yönelmişlerdir.

30 - ...eski hurafelere gülen insan genelde onların yerine daha makul veya gerçek olmayan modernlerini koyar.

33 - Bu inanç, insanın gizemli güçleri kendisine hizmet etmeye zorlayabileceğine dair hisleridir.

33 - Galip olan yenilmiş olana biçimsel bile olsa taviz vermek zorundadır.

35 - Eskilerin yerine geçmek için çabalayan veya sadece gücünü arttırmak isteyen yeni seçkinler böyle bir niyetleri olduğunu açıkça kabul etmezler. Bütün bu baskının liderliğini üstlenmek yerine, kendi iyiliklerinin değil, çoğunluğun iyiliği peşinde koşacaklarını, bunun büyük bir mücadeleye yol açacağını fakat bu mücadelenin sınırlı bir sınıfın hakları için değil bütün vatandaşların hakları için yapılacağını ilan ederler. Tabii ki yeni seçkinler bir kere zafer kazandıklarında eski dostlarını buyrukları altına alırlar ya da onlara bazı resmi ayrıcalıklar sunarlar.

37 - "Çünkü eski seçkin bir yandan deliliğe düşerek silahsızlanır ve aptalca hümanist konuşmalarla gücünü kaybeder, öbür yandan yeni seçkini destekler ve böylece onu ayağa kalkmaya ve savaşmaya zorlar."

38 - Ve devrim aslında alt sınıfların dini duygularının, daha yüksek sınıfların kuşkuculuğuna karşı bir tepkisidir.


Dini Krizlerin Yükseliş Dönemi

40 - Üstelik Almanya'da yetkin bir eleştiri yazısında "Alman tanrısı" olarak bahsedilme noktasına kadar götürülen yurtseverlik, İngiltere'de emperyalizm aracılığıyla, Fransa'da milliyetçilik ve ABD'de şovenlik vasıtasıyla en yüksek noktalara tırmanmış ve dini bir şekil almıştır.

44 - Bazı gururlu ahlakçıların daha az çileci insanlara karşı gösterdikleri şiddetli kine gelince; bu kinin kaynağı sadece doktrinlere karşı olanların bu yüzden ölecekleri veya kendilerini yok edecekleri dini veya mezhepçi duygular değildir. Tüketici olmayanın tüketiciye, hadım olanın erkek olana bilmeden ve istemeyerek de olsa içerlemesinden kaynaklanır.

47 - Kim bilir belki bir gün İtalya, Protestan Reform hareketi tarafından durdurulmuş olan Rönesans gibi başka bir Rönesans yaratır.

47 - Belki bir gün sosyalist inancın Kutsal Engizisyonu olacak. (dipnot)

48 - Biz krizin çıkış döneminde değilsek böyle fanteziler küçük bir grup insanın ötesinde kimseyi etkilemez ya da sadece küçük bir etki yaratır fakat bir krizin yükseliş döneminde bu insanların faaliyetleri geniş bir alana yayılır ve genel bir hareketlenme başlatır.

48 - Fransız edebiyatının aynı çağdaki egemen özelliği burjuva karşıtı bir tutuma sahip olmasıydı. (...) Okuyucu, bu burjuva karşıtı kitapları alan ve bu yüzden onların basılmasından sorumlu olanların burjuva olduğuna dikkat etmelidir.

50 - ...Eğer bu düşünce tarzı mantıklıysa devamı da şöyle olmalıdır: "Biri yemek yer yemez, sindirim işlemi devam ederken beyin tembelleşir ve her türlü entelektüel aktivite yavaşlar. Bu yüzden yediğimiz yemekler sinir sistemi için zehirdir. Bu yüzden insan bundan sakınmalı ve açlıktan ölmelidir." Eğer denildiği gibi alkollü içecek tüketimi birkaç yıl içinde dünyadaki bütün türleri yok edecekse, su içenlerin yapması gereken, zamanlarını beklemektir. Kısacası doğal seçilim aracılığıyla bunlar dünyada yalnız kalacaklardır. Bu ise bir mucizedir, çünkü Nuh'tan bu yana böyle bir şey henüz gerçekleşmemiştir.

54 - Şimdiki sosyalist hareketin Hıristiyanlığın doğuşuna olan benzerliğine defalarca dikkat çekilmiştir, fakat onun Protestan reformuna olan benzerliği daha az bilinmektedir.

55 - İlk Hıristiyanların, İsa'nın dünyadaki egemenliğinin yakın olduğuna inandıkları oldukça iyi bilinir. Aynı şekilde sosyalistler de birkaç yıl önce doktrinlerinin zaferinin çok yakın olduğuna inanıyorlardı. Bu sebeple Engels, öngörülerini, gerçekler onun iddialarının aksini ortaya çıkardığından beri saklamaktaydı.

55 - Aralarında en bilge olanları, rakiplerine karşı zafer kazanmak için daha pratik ve hoşgörülü olmaları gerektiğinin farkına varmışlardır. Bu yüzden ideal bir amaç olarak orjinal doktrinlerini korurken, pratikte sıradan insanların düşüncelerine ve yaşam şekillerine yaklaşmışlardır. (...) Hollanda'da bütün yollar devlet sosyalizmine çıkarken, devrimci, uzlaşmaz sosyalizm yok olmaktadır.

57 - Başka bir işaret ise sosyalizmin bastırıldığı İtalya gibi ülkelerdeki sosyalist inançta olmayan fakat sosyalistlerin yönetime katıldığı Fransa gibi ülkelerde baş gösteren iki yüzlülüktür. Önemsiz politikacıların çoğu bazı kamu görevlerine seçilmek için; eğitimli kişilerin birçoğu kitaplarını sattırmak için; birçok oyun yazarı halkın hoşuna gitmek için; birçok profesör bir kürsü elde etmek için sosyalist olmuştur. Fakat yine de bu kötülük henüz o kadar yayılmamıştır. Sosyalist inancın fedakarlık istediği İtalya, Almanya gibi ülkelerde ,kiyüzlüler kaçmaktadırlar. Fakat sosyalizm buralarda itibar, güç ve zenginlik elde ettiği zaman onlar koşarak birer birer geri geleceklerdir.

58 - Bugün olsa keşiş Timoteo dayanışma ve insani düsturlara başvururdu.


Eski Seçkinin Düşüşü

62 - Seçkin çoğu kez güçsüzleşir. Seçkinlerin pasif cesaretleri vardır ama aktif cesarete sahip değildirler. Esas şaşırtıcı olan İmparatorluk Roma'sındaki seçkinlerin Sezar'ı memnun etmek için en küçük bir direniş göstermeden kendi suikastlarına izin vermeleri ve bu uğurda intihar etmeleridir. Fransa'da ellerinde silahlarıyla, savaşarak ölmek yerine halihazırdaki giyotinle ölmeyi tercih eden soyluları gördüğümüzde de aynı derecede hayrete düştük.

66 - Grevler cezasız kaldıkça suçlar işlenir. (...) İşçiler geçmişin asilzadelerinin ayrıcalıklarını miras almışlardır ve bunlar aslında kanunun üzerindedir, hatta onların kendilerine ait mahkemeleri bile vardır. Tamamıyla haklı bile olsalar "burjuvayı" ve "patronu" kesinlikle suçlu bulacak arabuluculuk mahkemeleri vardır. Bu adalet parodisinin oynandığı yerde dürüst avukat, müvekkiline dava açmamasını tavsiye edecektir, çünkü kaybedeceğinden emindir. Tabii ki sosyal demokrasi bu olağandışı mahkemelerin yetkisinin genişlemesini diler. Dini mahkeme kaldırılmış ve işçilerin mahkemeleri doğmuştur. (Hangi dünya bu anlattığı?)

69 - Bu iyi adam Victor Hugo, Dumas Fils ve düşmüş kadınlara övgüler yazan diğer kişilerle ilgilenmek yerine temiz bir kızla evlenseydi daha iyi bir şey yapmış olurdu.

72 - Burjuvanın sergilediği insani duygular ve gösterdiği hassasiyet şişirilmiştir, yapaydır ve güvenilmezdir. İddia edildiği gibi fahişeler, hırsızlar, katiller merhameti hak ediyorlarsa, bir ailenin dürüst, namuslu annesi, onur ve dürüstlük sahibi bir adam eşir derecede değerli değil midir? Bugünün fakirlerinin, zavallılarının acılarına ortak olmak ve onların acılarını hafifletmek iyi ve soylu bir şeydir. Ne var ki bugün rahat içinde yaşayan ve yağmalanarak sefalete düşen yarının biçarelerinin acıları farklı şeyler sonucu mu ortaya çıkmıştır?

73 - Rousseau'yu alkışlayan Fransız asilleri fermier'lerine nasıl para ödeteceklerini biliyorlardı ve gözde olan erdem sevigisi onları fahişelerle yapılan sefahate dalmaktan ve açlıktan nefesleri kokan köylülerden zorla para almaktan alıkoymamıştı.

(fermier: köylü, çiftçi)

73 - Bugünün pek çok arazi sahibi, yarının sosyalistidir, dolayısıyla aynı anda iki yemlikten beslenmektedirler. Bu gelecek çok uzaktadır ve ne zaman geleceğini kimse bilemez. Bu süre içerisinde, birinin zenginliğinin tadını çıkarmak, eşitliği tartışmak, arkadaşlıklarda ve kamu hizmetlerinde ilerlemek, bazen para kazanmak için de iyi fırsatlar bulmak ve ödemeyi gelecek için verilen sözlerle yapmak güzeldir.

76 - Hiç kimse korkak bir kişiden daha zalim ve şiddet yanlısı değildir.


Yeni Seçkinin Yükselişi

77 - Bugün egemen sınıfın öncüsünün halk olduğuna inanmak bir hatadır. Öncü konumunda olanlar -ki bu çok farklı bir sorundur- halka dayanan yeni ve gelecek seçkinlerin bir kısmıdır.

77 - Her yerde kazançlı işlerden kar sağlayan işçiler belli bir zanaatı öğrenmeye imkan tanıyan mesleklerin sayısını şiddetle sınırlayarak, geri kalan nüfusu bu mesleklerin dışında tutmayı denerler. Cam üfleyicileri, matbaacılar ve diğer benzeri mesleklerin çalışanları kapalı kastlar oluştururlar.

78 - Endüstrinin çok iyi derecede geliştiği yerlerde işçi sınıfının er ya da geç muazzam bir güç elde edeceği kesin gibidir. (...) Bir şehir endüstrileşmeye başladığında sosyalist veya en azından radikal milletvekillerini parlamentoya yollaması neredeyse kaçınılmazdır.

80 - ...bir lokomotifi kullanmak için muhakeme yeteneğine ve zekaya sahip bir adama ihtiyaç duyulabilir. Bu niteliklerde sadece biraz eksiklik olduğunda, lokomotifin içine, bir yerine iki makinist koymakla bu durum düzelmez. (...) Böylece, iş alanında, emeği çeşitli katmanlara ayıran, en büyük avantajları üstün nitelikleri olanlara tahsis eden çok etkili bir güce sahip olmaktayız. Bu, yeni seçkinin şekillenmesinde oldukça önemli bir faktördür.

Sermayeyi çarçur etmeye kararlı büyük sosyalistler bunların hiçbiriyle ilgilenmezler. Onlar, sermayenin bol olduğu yerlerde, güçlü bir şekilde birikmeye başlayan yeni seçkinlerin doğuşlarını engelleyerek farkında olmadan eski seçkinlere yardımcı olmalarına yol açan bu süreci anlayamazlar. (?)

80 - ...bu sendikalar ve işçi birlikleri sadece sermaye bolluğunun büyük ölçekli endüstrilere gelişme ve zenginleşme imkanı tanıdığı yerlerde var olabilir ve büyüyebilir.

81 - Rousiers, sendika liderleri hakkında konuşurken şunları söylemektedir: "Onlarda sizi çarpan, dikkatinizi çeken özellikler pratik bir zeka, açık ve kesin gerçekçi bir yaklaşım tarzı, başarılı bir çabayla sonuç veren sağlam bir sağduyu"dur. Bu özellikler kesinlikle, yok olmak üzere olan eski seçkinde kaybolan özelliklerdir.

81 - Pratik bir zeka, yüksek ahlak standartları ve eğitim, sendika liderlerinin başarısını sağlamlaştıran üç ana özelliktir. Bunlar tam olarak seçkini geri kalan insanlardan ayıran özellikler değil midir?

82 - İtalyan sosyalistler, doktrinlerinin yayıldığı yerlerde işçilerin daha ahlaklı, daha dürüst, daha az şiddet yanlısı olduklarını ve artık eşlerini dövmediklerini aksi takdirde dışarıda bırakıldıklarını tekrar tekrar söylerler. Diğer yandan dışarıda bırakılanlar meyhanede sarhoş olmayı öğrenirler. Bunların hepsi doğrudur fakat bu insanlar sonradan böyle olmamışlar, böyle seçilmişlerdir.  (...) İyi bir matematikçi elde etmek için, onun seçilmesi gerekir, kesinlikle bir geri zekalıya iyi eğitim vererek ondan bir matematikçi yapılamaz. Kim şimdiye kadar bir ödleği cesur bir adama, ahlaksız bir kadını namuslu birine, tedbirsiz birini tedbirli birine dönüştürebildi? (Yuh, ne alakası var matematikçi olmakla dürüst olmanın?)

83 - Sonuç olarak yeni proletaryayı oluşturacak kesimler eksik karakterli, dürüstlük, ahlak ve zeka bakımından yetersiz insan artıklarından meydana gelir.

85 - Sosyalistler kongreleri sırasında, anarşistleri ve diğer muhalifleri ya da doktrinlerine karşı çıkanları şiddet kullanarak, hatta Londra'da burjuva polislerinin yardımıyla kovarlar ve bu konuda çok başarılıdırlar. Başka türlüsü onlar için mümkün olamazdı, çünkü güç kullanılmadan düzen yürüyemez. (...) Bu burjuvalar Carabinieri'lerin ve askerlerin içlerinden biri ölene kadar silah kullanmadan, donup kalmalarını ve beklemelerini isterler.

(carabinieri: İtalyan polisi)

85 - Yükselen seçkin ortak ve ahlaki çıkarları korumak için gazete sahibi olur. (...) Burjuvalar kesinlikle birçok gazeteyi finanse ederler hatta çok daha fazlasını; fakat bu gazeteler ne ortak ne de ahlaki çıkarlarla desteklenmişlerdir. Onlara Panama Kanalı'ndan, demiryollarından, çelik anlaşmalarından, deniz ticaretindeki ikramiyelerden, koruyucu vergilerden kar elde etmek için para ödenmiştir.

86 - Grevlere bakın. İşçiler arkadaşlarına güven duyarlar ve diğer bütün arkadaşları işe yeniden kabul edilene kadar kederli bir sefalet ve açlık çekerler.

86 - Bazı ülkelerdeki milletvekillerine bakın. Yaşamları ağırbaşlı ve kesinlikle dürüst olan İtalya'daki sosyalistlere bakın ve onları, ısrarla bakanlıkları istemeyi sürdüren, ayrıcalık ve kar arayan diğer vekillerle karşılaştırın.

86 - Eğer yeni seçkinler kendi adamları arasında bir suçlu bulurlarsa derhal onu kovarlar.

87 - Eğer sendikanın, kurallara riayet edildiğini görmek için para ödediği bu sekreter burjuva devletinin kanunlarını uygulatması için ödeme yaptığı Chateau-Thierry'nin hakimi olsaydı böyle katı bir şekilde hareket edemezdi.

88 - Düşmana yardım etmeyi asla düşünmezler. (yeni seçkinler)

88 - Bizim burjuvamız parasını ve enerjisini sadece düşmana (yeni seçkine) yardım etmek için harcar.

88 - Bu kişiler (burjuvalar) mülkiyet haklarını reddeden ve paralarını, mülk sahiplerinin ellerindeki her şeyin alınması gerektiğini öğreten halk üniversitelerine bağışlayan mülk sahipleridir.

88 - Şimdilik yeni seçkin esnek ve her şeye açıktır fakat zaferden sonra, diğerlerinin başına gelen şey onun da başına gelecektir. Zaferinden sonra seçkin daha katı ve kendi içine kapalı hale gelir.

90 - Zaferinden sonra yeni aristokrasi yeni proleterlere şekli ayrıcalıklar ve sözde belli imtiyazlar tanıyacaktır. Bunlar zayıf, tedbirsiz veya aciz, kabiliyetsizlere göredir ama aslında bu aciz insanlar şimdi taşıdıklarından daha da ağır bir yükü taşımak zorunda kalacaklardır. Yeni efendiler -en azından kısa bir süre için- bizim yaşlı burjuvamızın çaresizliğine sahip olmayacaklardır.


Öznel Fenomen

92 - Protestanların aralarından bazılarının inançlarını salt akılcılıkla nasıl da birleştirdiklerini gözlemlemek şaşırtıcıdır. Mesih İsa artık onlar için ilahi bir varlık değil, aralarındaki en mükemmel insandır ve mucizeler doğa kanunlarıyla açıklanır.

94 - Et yemeyen, şarap içmeyen ve güzel bir kadın gördüklerinde alçak gönüllülükle gözlerini indiren birinden ne beklersiniz? Gidip Tibet'te keşiş olabilirler fakat savaşamaz ve hayat mücadelesini kazanamazlar.

94 - Sosyalizm gelişmiştir ve neredeyse yalnızca burjuvanın uğraşları ve çabaları sonucu güçlenmiştir.

97 - Dreyfus olayı şimdiki ve gelecekteki seçkinler arasındaki tartışmalarda geçen bir epizottur sadece. Mevcut seçkinlerin çok büyük olmayan bir kısmı özellikle 1850-1870 yılları arasında özgürlüğe, akla ve sağduyuya bel bağlamayı denediler. Fakat bu kişiler insanların akılla değil duygularıyla idare edildiklerini keşfettikleri için şimdi yanlışlarını anlamışlardır. Bu yüzden mümkün olan tek seçim biraz duygusallık veya dinselliğe başvurmaktır. Bu yüzden burjuva azınlığı, bilinçli veya bilinçsizce hep benzer şeyleri düşünen çoğunluğa daha çok yaklaşmıştır.

97 - İstilacı sosyalist dine ne kadar karşı çıkabilirdi?