Okuyalı epey zaman oldu ama o zamanlar altı çizili yerleri not etmeye üşenmişim belli ki. Şu sıralar Damla Damla Günler III'ü (yazarın günlüklerinin 80lerde geçmekte olanı) okuyorum. Ara ara kitaplarından bahsediyor. Ben de hatırlama amaçlı okuduğum tüm kitaplarına bi göz atayım dedim. Sonunda üşenmeyi bıraktım. Buyurun size (ve kendime) Romantik Bir Viyana Yazı'ndan alıntılar:
34 - İşte o zaman, kendimden başka hiçbir yere ait olmadığımı, bir anayurdum varsa onun da sadece yazdığım dil olduğunu müthiş bir eziklik, büyük bir gururla algıladım.
41- Çocuklarının onları neden bu kadar unuttukları gibi bir sorum yoktu. Ama torunları bu insanlardan kimbilir kaçının ortalama altı Yahudi'nin ölümünden sorumlu bulunduğunu keşfettiklerinde ne yaptılar, diye soruyordum kendi kendime. Şimdi artık kendileri de yaşlanmış bu çocuklar, bu yüzden mi başka insanlarla göz göze gelmekten kaçmaktadırlar acaba, diye.
73- Beni dinle Zülfü kardeş, Vatan, uğrunda ölmek için sevilmez, üstünde adam gibi yaşamak için sevilir. Otur.
84 - Yazık ki bizim toplumsal hayatımız doğal akışıyla gelişmedi.
92 - Sahi dostlarım, neden hep dış görünüşte cesur olunuyor acaba? Neden saç sakal, giyim kuşam daha cansiperane savunuluyor da, iç dünyalar, düşünceler bu kadar bir heyecanla değiştirilip dışa vurulmuyor? O konuda yeterli bir dayanışma sağlanamıyor, neden? İş bu soruya dayandı mı ortalıkta ya büyük bir sessizlik, ya her yan kan revan.
110- Tanımadığım kimselerin hayatları üstüne soru sormaktan hiç hoşlanmayışım, buna heveslensem de beceremeyeceğimi bilmem ise soluğumu ayrıca tıkıyordu.
113- Okuduğum bütün romanlar sahici bir başlangıçla bitsin isterim, diyen birinin öyküsünü yazmıştınız, onu unutamıyorum.
118- Yine öyle çok efendi, sessiz, sanki dünyada olup biten her kötülükten sorumluymuş, her taraftan her an özür dilemeye hazır...
120- Bu huydaki insanlar, ödeyemeyecekleri bir borcun yükü altına girmektense, içlerine çekilirler, hayatlarını sınırlar, daraltırlar, bilirsiniz.
123- Vizesi bitmişse, diye çekiniyorum. Yeryüzünde vize uygulanan tek toplum kala kala bizim toplum kaldı, hani yasalara yanlışlıkla girip de kaldırmanın bir daha kimsenin aklına gelmediği saçma maddeler gibi; şey gibi, ordu vazife ve selahiyetler içtüzüğü gibi mesela...
149- Bazıları böyleydi zaten. Sağlamca ayak basacağımız tek metrekare kalsın istemiyorlardı.
166- ...imamın kızını kıronun oğluna münasip görüyorlar.
166- Seksenlerinde gösterdiğine göre doksanlarında vardı.
167 - Parkların, ormanların, çok eski sokakların köpeksiz tek yolcusu. Kimseyi gezdirmiyor, yalnız kendini gezdiriyor.
169- Ne spor yapan, ne araba kullanan, ne köpek gezdiren biri. En sonunda bu kadar farklılaşabileceğini özellikle köpeksizliğine borçlu biri.
169- Delikanlının bakışından mı, geçmişini bilen birinin önünde yeni biri olmanın güçlüğünden mi? İkisi ve kimbilir daha ne çok... Kenti kuşatan duvarlar, içimizi de kuşatmış olmasın...
169 - Onu merakta mı koymalı? Onu da, sadece köpekleriyle konuşanlar gibi yapayalnız mı bırakmalı?
174- ...ne hakla bu eve getirirsin bu bencil esrarkeş kızı, kız mı artık karı mı, dilimi de bozdun...
176- Clea'nınki değişiklik özlemi. Doğulu, ince efendi ve "sorun çıkarmayacak" bir adamda bir çeşit güven arıyor da olabilirdi. Tatilini ya da yaz "tetebbu"larını kruvaze ceket, ütülü pantolon, boyalı iskarpinlerle geçiren kim kalmıştı ki ortalıkta?Kaldırımda biri yanından geçerken hafifçe kıyıya çekilen, kapıları açıp yanındaki önden geçsin diye bekleyen, ardındaki için de kanadı elinde tutan?
178 - Her şeyin bir şeyi var.
202- Ülke şu durumda, borç harç içindeyken, benim kendi keyfim için el ellerine çıkıp gitmem doğru olur mu, bu sarfiyata yazık değil mi?
34 - İşte o zaman, kendimden başka hiçbir yere ait olmadığımı, bir anayurdum varsa onun da sadece yazdığım dil olduğunu müthiş bir eziklik, büyük bir gururla algıladım.
41- Çocuklarının onları neden bu kadar unuttukları gibi bir sorum yoktu. Ama torunları bu insanlardan kimbilir kaçının ortalama altı Yahudi'nin ölümünden sorumlu bulunduğunu keşfettiklerinde ne yaptılar, diye soruyordum kendi kendime. Şimdi artık kendileri de yaşlanmış bu çocuklar, bu yüzden mi başka insanlarla göz göze gelmekten kaçmaktadırlar acaba, diye.
73- Beni dinle Zülfü kardeş, Vatan, uğrunda ölmek için sevilmez, üstünde adam gibi yaşamak için sevilir. Otur.
84 - Yazık ki bizim toplumsal hayatımız doğal akışıyla gelişmedi.
92 - Sahi dostlarım, neden hep dış görünüşte cesur olunuyor acaba? Neden saç sakal, giyim kuşam daha cansiperane savunuluyor da, iç dünyalar, düşünceler bu kadar bir heyecanla değiştirilip dışa vurulmuyor? O konuda yeterli bir dayanışma sağlanamıyor, neden? İş bu soruya dayandı mı ortalıkta ya büyük bir sessizlik, ya her yan kan revan.
110- Tanımadığım kimselerin hayatları üstüne soru sormaktan hiç hoşlanmayışım, buna heveslensem de beceremeyeceğimi bilmem ise soluğumu ayrıca tıkıyordu.
113- Okuduğum bütün romanlar sahici bir başlangıçla bitsin isterim, diyen birinin öyküsünü yazmıştınız, onu unutamıyorum.
118- Yine öyle çok efendi, sessiz, sanki dünyada olup biten her kötülükten sorumluymuş, her taraftan her an özür dilemeye hazır...
120- Bu huydaki insanlar, ödeyemeyecekleri bir borcun yükü altına girmektense, içlerine çekilirler, hayatlarını sınırlar, daraltırlar, bilirsiniz.
123- Vizesi bitmişse, diye çekiniyorum. Yeryüzünde vize uygulanan tek toplum kala kala bizim toplum kaldı, hani yasalara yanlışlıkla girip de kaldırmanın bir daha kimsenin aklına gelmediği saçma maddeler gibi; şey gibi, ordu vazife ve selahiyetler içtüzüğü gibi mesela...
149- Bazıları böyleydi zaten. Sağlamca ayak basacağımız tek metrekare kalsın istemiyorlardı.
166- ...imamın kızını kıronun oğluna münasip görüyorlar.
166- Seksenlerinde gösterdiğine göre doksanlarında vardı.
167 - Parkların, ormanların, çok eski sokakların köpeksiz tek yolcusu. Kimseyi gezdirmiyor, yalnız kendini gezdiriyor.
169- Ne spor yapan, ne araba kullanan, ne köpek gezdiren biri. En sonunda bu kadar farklılaşabileceğini özellikle köpeksizliğine borçlu biri.
169- Delikanlının bakışından mı, geçmişini bilen birinin önünde yeni biri olmanın güçlüğünden mi? İkisi ve kimbilir daha ne çok... Kenti kuşatan duvarlar, içimizi de kuşatmış olmasın...
169 - Onu merakta mı koymalı? Onu da, sadece köpekleriyle konuşanlar gibi yapayalnız mı bırakmalı?
174- ...ne hakla bu eve getirirsin bu bencil esrarkeş kızı, kız mı artık karı mı, dilimi de bozdun...
176- Clea'nınki değişiklik özlemi. Doğulu, ince efendi ve "sorun çıkarmayacak" bir adamda bir çeşit güven arıyor da olabilirdi. Tatilini ya da yaz "tetebbu"larını kruvaze ceket, ütülü pantolon, boyalı iskarpinlerle geçiren kim kalmıştı ki ortalıkta?Kaldırımda biri yanından geçerken hafifçe kıyıya çekilen, kapıları açıp yanındaki önden geçsin diye bekleyen, ardındaki için de kanadı elinde tutan?
178 - Her şeyin bir şeyi var.
202- Ülke şu durumda, borç harç içindeyken, benim kendi keyfim için el ellerine çıkıp gitmem doğru olur mu, bu sarfiyata yazık değil mi?