26 Eylül 2016

Hollanda'da Unesco Koruması Altındaki Yerler


Amsterdam'ın merkezindeki kanalların bazılarının (muhtemelen fotoğraflara en çok konu olanlarının) Unesco koruması altında olduğunu biliyor muydunuz? Ben yeni öğrendim.

Unesco Dünya Mirası listesinde Hollanda Krallığı sınırlarında 10 yer varmış. Amsterdam kanallar bölgesi hariç, diğerlerine hiç gitmedim, varlıklarından bile haberim yoktu. Öğrenmişken yazayım, sonra gezecek yer aradığımda notlarım el altında bulunsun, dedim. Buyrunuz:


1. De Stelling van Amsterdam (Amsterdam Savunma Hattı)

1880-1914 yılları arasında, 135 km uzunluğunda, halka biçiminde bir savunma hattı inşa edilmiş. Suyu kontrol ederek şehri düşmandan korumak amacıyla kullanıldığı için eşsizmiş. Tehlike anında su kanalları kullanılarak, örneğin hattın koruduğu bölge dışında kalan, hedeflenen bölgelerde su baskını yaratılarak savunma yapılıyormuş. Bu yöntem, bize çok yabancı gelse de, sular ülkesi olan Hollanda'nın 1500lerden beri kullandığı bir yöntemmiş. 1870'teki Fransa-Almanya Savaşı'ndan sonra süper güç olan Almanya'ya karşı yeni savunma taktikleri arayan Hollanda, bu Savunma Hattı'nı inşa etmeye karar vermiş. 1914'te Birinci Dünya Savaşı başlarken 29 kale inşaatı tamamlanmış olan Savunma Hattı projesi bitmeye epey yaklaşmış. Savaşta nötr kalan Hollanda, yine de binlerce askeri kalelerde hazır bekletmiş. Sonraları savaş uçakları devreye girince yer savunmasının çok da anlamı kalmamış. İkinci Dünya Savaşı sonunda Alman işgalciler panikleyerek bazı bölgeleri sular altında bırakmış ki bu su baskını sonuncusu olmuş. 1996'da Unesco korumasına alınmış. Hat üzerinde 42 kale varmış. Bazıları ziyarete açık, bazılarında kafeler, restoranlar, sergi alanları varmış. Eskiden yerinde bir kale bulunan Schipol Havaalanı da, 1916'da Savunma Hattı sınırında askeri havaalanı olarak yer alıyormuş.

http://www.stellingvanamsterdam.nl/en/


2. Ir. D. F. Woudagemaal (Wouda Buhar İstasyonu)

Friesland-Lemmer'daki İstasyon'un inşası 1916'da başlamış, 1920'de açılmış. Hala kullanımda olan, en büyük buhar istasyonu, ismini tasarlayan mühendis Dirk Frederik Wouda'dan almış. Friesland'deki fazla suyu Zuiderzee'ye (günümüzde Ijsselmeer'e) aktararak sel baskınlarını engellemek amacıyla inşa edilmiş. Fazla yağışla su seviyesi tehlikeli boyutlara yükseldiğinde, kazan dairesinde buhar oluşturulup, bu buhar borularla buhar motorlarına iletiliyormuş. Buharın 310 santigrat derecelik sıcaklığıyla pistonlar itiliyor ve enerjiye dönüşen sıcaklıkla 8 santrifüj pompa çalıştırılabiliyormuş. Bu pompalar vakumlayarak suyu çekiyor ve buhar motorları çarkları döndürererek, su pompanın tepesine çıktığında suyu hareket ettirip Ijsselmeer'e boşaltıyormuş. Maksimum hızda, dakikada 4 milyon litre su taşınabiliyormuş.

1966'da Lemmer'deki istasyonun görevini Stavoren'deki J. L. Hoogland İstasyonu devralmış. Fakat Woudagemaal günümüzde çok gerektiği durumlarda hala kullanılmaktaymış. İstasyon binası Amsterdam School tarzında inşa edilmiş. (Mimariyle alakası olmayanlar (benim gibiler) için not: Amsterdam için çok önemli bir mimari akım. Amsterdam sokaklarındaki büyük ve ilginç binaların, apartmanların çoğunun ardında bu okulun temsilcileri var. Bu konuyu araştırıp, daha ayrıntılı yazmak niyetindeyim). 1998'den beri Unesco Dünya Mirası Listesi'nde yer alan bina ziyaret edilebiliyor.

http://www.woudagemaal.nl/


3. Rietveld Schröderhuis (Rietveld Schröder Evi)

1920'lerde Hollanda'da yükselen sanat akımlarından biri olan De Stijl'ın manifestosu niteliğindeki bu binanın ve içindeki bazı mobilyaların tasarımcısı, mimarı Rietveld. Evin sahibi Schröder, daha önce bir odasını Rietveld'e tasarlattığı için, yine O'nu seçmiş. Rietveld'in ilk ev tasarımıymış. Schröder ne istediğini çok iyi bilen bir işveren olarak, evin tasarımında çok etkili olmuş. Bina, 1924'te inşa edilmiş. Tasarımındaki anafikri bağımsızlık olan binanın alt katındaki her odanın kendi lavabosu ve dışarıya açılan birer kapısı var. Ayrıca, aile bireyleri bir arada olmak istediğinde paravan gibi hareket edebilen duvarlarını açarak, geniş salonda birlikte takılabiliyorlar. Yalnız kalmak istediklerinde paravan duvarlarını çekip, özel odalarına tekrar kavuşuyorlar. De Stijl akımı, ışık, hava, renk ve alanla barışık, iç ve dış mekanın birbirinden koparılmadığı, duvarların yalnızca destek görevi gördüğü bir mimariyi savunuyormuş. Rietveld de bunun ideali olarak görüldüğü için akımın savunucuları tarafından çok takdir edilmiş. Modern mimarinin ikonlarından biri olduğu için 2000 yılında Unesco korumasına alınmış.

Utrecht'te görülmesi gereken yerlerden biri duruyor. Aynı biletle Centraal Museum da gezilebiliyor.

http://centraalmuseum.nl/en/visit/locations/rietveld-schroder-house/


4. Waddenzee (Wadden Denizi)

Wadden Denizi'nin Hollanda ve Almanya kıyıları benzersiz doğası sebbeiyle 2009'dan beri Unesco koruması altındaymış ve Danimarka kıyılarını da koruma altına almak amaçlanıyormuş. Doğa gezisi yapmayı sevenler için çok kıymetli, görülesi bir alan gibi duruyor. Benim hiç alışkın olmadığım bir gezme biçimi bu, o yüzden diyecek çok laf bulamadım. Tarihin olmadığı yerler nasıl gezilir ki? Bilmiyorum vallahi, cahilliğin yaşı yok.

http://www.waddensea-worldheritage.org/


5. Schokland en Omgeving (Schokland ve Çevresi)

Schokland doğaya karşı savunmasız bir adaymış yüzyıllar boyunca, fırtınalı deniz (Zuiderzee) kara parçalarını alıp götürmüş ve  Schokland gittikçe küçülmüş. Artan sel tehlikesi ve fakirlik sebebiyle, 1859'da bölgenin boşaltılmasına karar verilmiş. 635 adalı anakaraya taşınmış. Nooordoostpolder'ın suyunun boşaltılmasıyla Schokland anakara üzerindeki bir ada haline gelmiş... (Nasıl olabilir bu?) Hollanda'nın yüzyıllardır suyla olan savaşına örnek teşkil eden Schokland ve çevresi 1995'ten beri Unesco koruması altındaymış. Bölgede bir de müze var.

https://schokland.nl/en/


6. Molencomplex Kinderdijk-Elshout (Kinderdijk-Elshout Değirmeni Ağı)

1738-1740 arasında inşa edilmiş 17 boşaltım değirmeni ve daha öncesinden kalan 2 değirmenden oluşan ağ, Alblasserwaard bölgesini su baskınlarına karşı korumuş. Daha sonra, suyla savaşta değirmenler görevi pompalama istasyonlarına devretmişler, önce Wisboom İstasyonu'na, sonra JU Smit'e ve en son elektrik temelli çalışan G.J. Kok İstasyonu'na. Değirmen ağı, 1939'da değirmenler iyice işlevini yitirince yıkılmasına karar verilmişse de İkinci Dünya Savaşı patlak verince hele bi dursun, lazım olur belki, diye düşünülmüş. 1997'den beri Unesco korumasında. Bu değirmenlerin Zaanse Schans'taki değirmenlerden farkı sanırım bir şeyler öğütmek için değil, tamamen suyu kontrol etmek için inşa edilmiş olması. Tabi ki ziyarete açık.

https://www.kinderdijk.com/


7. Droogmakerij De Beemster (The Beemster Polder)

Türkçe karşılığını tam olarak bulamadığım polder sözcüğü, deniz seviyesinden aşağıda bulunan, denizden setlerle ayrılarak kurutulan, ekilebilir alan demekmiş. Beemster Gölü, ilk defa 17. yüzyılda, Amsterdam'da şu an Unesco koruması altındaki kanallar bölgesinde yaşayan zengin ticaret adamları tarafından keşfedilip ıslah ettirilmiş ve ekilebilir araziye dönüştürülmüş. Gölün etrafına 42 km lik bir set inşa edilmiş ve setin etrafına da halka şeklinde bir kanal kazılmış. 42 değirmen ile boşaltılan Beemster Gölü, 1962 yılında tamamen kurutulmuş. Yollar yapılmış, çiftlik evleri inşa edilmiş. Bölge, dönemin İtalyan mimarisinin mükemmelliği ve uyumu gösterdiğini iddia ettiği ızgara motiflerine göre tasarlanmış. Beemster Polder'ı diye tarzanca nitelendireceğim bu bölge 1999'dan beri Unesco koruması altında olmasına rağmen müzeleştirilmemiş, hala çiftçiler yaşıyormuş. Tabi ki gezilecek yerleri internet sitesinde bi güzel açıklamışlar, aşd linkten bakabilirsiniz. 1. maddede bahsettiğim Savunma Hattı da bu bölgeden geçiyormuş, O'nun izlerini de görmek mümkünmüş.

http://bezoekerscentrumbeemster.nl/a-visit-to-the-beemster/


8. Willemstad Curaçao

Hollanda Krallığı'na bağlı Curaçao ülkesinin başkenti Willemstad, 1997'den beri Unesco Dünya Mirasları listesinde. 1634 yılında Hollandalı West India Company, Curaçao adasının Sint Anna Körfezinde bir pazar kurmuş. 1660lardan itibaren Afrikalı kölelerin ticaretini burada gerçekleştirmiş. Sonraki 300 yıl boyunca da önemli ticari yollar üzerinde yer aldığı için gelişmek (!) zorunda kalan şehirde çok kültürlü bir yapı oluşmuş. Bu durum mimariyi etkilemiş. Hollanda, Portekiz, İspanyol etkileri görülüyormuş. (Mimarideki bu etkinin dünya mirası listesine girmesi güzel fakat yerli halkın miras olarak devraldığı acıların bedeli ödeniyor mu acaba? Yine daldım yeni bi konuya hadi hayırlısı. İçinden çıkabilirsem, yazarım buraya da.)

http://whc.unesco.org/en/list/819


9. Grachtengordel Amsterdam (Amsterdam Kanal Bölgesi)

16. yüzyılda Amsterdam nüfusunu taşıyamayacak hale gelmiş. Genişletilmesi için planlar yapılmış. Bu yeni planlamanın en önemli kısmı, 14 km lik kanalları ve 80 köprüsüyle kanallar bölgesi olmuş. Kanal kenarlarına dikilen ağaçlar, aynı stilde inşa edilen evler, kanal manzarasını bozmayacak şekilde gizlenen arka bahçeler özenle tasarlanmış. Kanal kenarında evi olan zenginler, 7. maddede bahsettiğim Beemster Polder'ından da ev ve arazi satın alırlarmış çünkü kanal evleri genellikle küçük olurmuş. Yazları temiz hava almaya Beemster'a gitme gibi gelenekler varmış zenginler arasında. Bölge 2010'dan beri Unesco koruması altındaymış. Prinsengracht, Herengrancht, Keizersgracht ve Singel kanallarını kapsıyor.

http://amsterdamcanaldistrict.nl/


10. Van Nellefabriek (Van Nelle Fabrikası)

1782'de Johannes Van Nelle ve karısı Hendrica kahve, tütün ve çay dükkanı açmışlar, işleri iyice büyümüş, şirketleşmiş, nesilden nesile aktarılmış ve 1900lerin başında Spanish Polder'da fabrika inşaatına başlanmış. Tütün, çay ve kahve fabrikaları ayrı ayrı binalar halinde 1925-1931 arasında tamamlanmış. Tasarımında çalışanlar için aydınlık ve havadar olmasına özen gösterilmiş. İkinci Dünya Savaşı'nda Roterdam çok tahrip olmasına rağmen bu binalar fazla etkilenmemiş. Van Nelle, Douwe Egberts markası tarafından satın alınmış, 1998'de üretim sonlanmış. Yirminci yüzyılın endüstriyel mimari ikonlarından biri olarak kabul edildiği için, 2000'de restorasyona başlanmış ve 2014'te Unesco korumasına alınmış. Şimdi iş merkezi olarak kullanılıyormuş, 80den fazla ofis ve konferans salonları bulunuyormuş.

http://www.vannellefabriek.com/en-us/


Hepsi hakkında ayrıntılı bilgi için: http://www.werelderfgoed.nl/en

Ben bunları hep Stadarchief Amsterdam'daki broşürlerden ve tabi ki internet sitelerinden öğrendim. Hollanda tarihine meraklı kişiler Stadarchief'e mutlaka uğramalı, arşiv sonuçta,bilgi merkezi. Pek faideli. Gezdikçe, okudukça ayrıntılarda buluşmak dileğiyle,

Esen kalın...