Kırk yılda bir, güne haber okuyarak başlayayım dedim, Enes Kara'nın intihar haberini gördüm. Daha doğrusu Bahçeli'nin verdiği tepkiyi görünce anladım tıp öğrencisi bir gencin cemaat ve aile baskısı yüzünden intihar ettiğini. Video çekmiş, tabi haber yasağı getirilmiş. Ki doğru bir karar bence, sırf videoda söylediklerinin metnini okuyunca bile derin kederlere düştüm, videoyu izlemek çok daha büyük etki bırakırdı, özellikle o girdaptan henüz kurtulamamış olan gençlerin üzerinde.
Farkında olmadan din baskısı yapan aileme içimden teşekkür ettim hemen, beni zorla cemaat yurduna gönderecek kadar gözleri kör olmadığı için. Gerçi abimin çektiği sıkıntılardan dolayı derslerini almışlardı, çok şükür ki abim o günleri atlattı. Tabi bunda hala Müslüman olmasının etkisi de olabilir. Ya inanmamaya başlasaydı benim gibi?
İtü'ye kayda gittiğimiz gün, babam abim ve ben sırada beklerken, cemaatçi tarzı kapalı birinin yanımıza yanaşıp İtü yurtlarında alkol ve fuhuş partilerinin yapıldığını, gelip onların yurtlarında iyi bir Müslüman'a yakışacak şekilde kalabileceğimi söylediğini hala unutamıyorum. Babam da abim de bir an düşünmüştü, tamam biz size döneriz demişti babam. Sonra hayır diye yalvaran gözlerle bakmıştım babama , hemen ikna olmuştu. Dediğim gibi abimin yaşadığı sıkıntıların ne kadar etkisi vardı bilmiyorum ama hala minnet duyarım babama beni o an ailemle savaşma yoluna itmediği için. Çünkü o an emindim artık kendimden, kesinlikle dindar bir gruba, arkadaş çevresine dahi dahil olmak istemiyordum. İtü yurtlarında kalınca bir kez bile alkol içildiğini, yurda tamirci amcaların dışında bir kez bile bir erkeğin girdiğini görmedim. Böyle kolayca yalan atabiliyor işte bazı insanlar, son derece dindar oldukları halde.
Enes Kara'ya çok üzüldüm tabi. Akrabalarım benzeri ailelerle dolu. Ben kendimi kurtardım, hala baskı altında kalıp başımı kapattığıma dair kabuslar görmeme, aileme Müslüman olmadığımı söylediğim halde ısrarla iyi bir Müslüman kadının nasıl olması gerektiğine dair Watsap mesajları attıklarında elim ayağım titremesine rağmen, ben bu toplum baskısından kendimi kurtardım, zaten yurtdışında yaşıyorum. Ama akrabalarımı ve çocuklarını gördükçe düşünüyorum. Liseye başlar başlamaz imam hatipe gitmemelerine rağmen başını kapatan çocukları görünce içim sıkılıyor.
Liseye giden bir çocuğun başını kapatması nasıl kendi tercihi olabilir? Hadi diyelim kendi tercihi, ergenlik sonuçta, çevresinde gördüğüne özenmiştir, sonra bi gün geri açmak isterse, kapattığı zamanki kadar destek görecek mi ailesinden?
Enes Kara da kızkardeşlerinden bahsetmiş, zorla imam hatipe yollandıklarından, başlarını kapattıklarından... Bir gün açmak isterlerse ne olacak, diyor. Ne olacak hakkaten? Benim gibi üniversiteden arkadaşıyla evlenmesine izin verecek mi ailesi? Cemaat dışından biriyle evlenebilecek mi? Yurtdışına kaçabilecekler mi benim gibi? Umarım ölmeden hayatlarını yaşamanın bir yolunu bulurlar.
Ailesi açıklamalar yapmış. Kendilerinden, hata yapma ihtimallerinden bahsettikleri tek bir cümle yok. Oğullarının lise arkadaşlarını suçluyorlar. Onların yüzünden inancını kaybetmiş, o yüzden boşluğa düşmüş de kendini öldürmüş. İnancını kaybettiği halde zorla cemaat yurduna gönderenlerin hiç mi suçu yok? Gerçekten bu körlük karşısında ne diyeceğini bilemiyor insan. Ama suçlusunuz, oğlunuzun mutluluğuna, ne istediğine zerre önem vermediğiniz için suçlusunuz. Benim ailem de dindar ama bi cemaatin kölesi haline gelmedikleri, akrabalardan gelen baskılara da direndikleri için sizden farklılar, o sayede yaşıyorum ben şu an. Yeterince desteklerseniz, baskı yapmayı bırakırsanız inançsız insanların boşluğa düşmesi şart değil, mutlu mesut yaşayabilirler. Hem belki ilerde geri Müslüman olacaktı, nerden biliyorsunuz? Bıraksaydınız da bunu kendi aklıyla yapsaydı...
Aileme artık Müslüman olmadığımı söyledikten sonra da annem vakit namazlarımı hatırlatmaya devam etmişti bi süre. Bi gün dedim, anne niye böyle yapıyorsun, bu konuyu konuşmadık mı? İnanmadığım halde sırf seni memnun etmek için namaz mı kılmalıyım sence? Utandı, "ama kızım bir Müslüman olarak çocuğumun da cennete gitmesini desteklemek benim hala görevim," dedi. Enes Kara'nın annesinin söylediği sözlere çok benziyor. Bu sözlerden, hatırlatmalardan ancak evlenince kurtulabildim. Nedense ancak evlenince benim de aklımın olduğunu, düşünebildiğimi hatırladı. Hala gelen watsap mesajlarınınsa anlamını hala çözemedim, topluca gelen mesajları topluca birilerine gönderiyor muhtemelen... Neyse ki uzağım..
Neyse, sevgili Enes Kara'nın ailesi, bari bu konudan bir ders çıkarın, diğer çocuklarınızı koruyun, baskı yapmayın. Cemaat yurduna göndermeyin. Dertleri olunca size anlatabilsinler. Siz baskıcı değil de, sıcak, samimi, yargılamayan bir Müslüman profili çizerseniz, isterlerse yine Müslüman olurlar, emin olun. En azından benim ailem gibi yapın, namaz kıl diye ısrar edin illa istiyorsanız, ama namaz kılmamanın, Risale-i Nur kitaplarını düzenli okumamanın yasak olduğu bir yere göndermeyin çocuklarınızı.
Bu tip acılar çeken insanlar için kurulmuş bir websitesi varmış: https://yalnizyurumeyeceksin.com/
Ben bi şekilde kurtuldum ama toplum ve din baskısı içinde olanlar, lütfen bu siteye bi göz atın. Hiç olmazsa yalnız hissetmezsiniz belki, bir umut olabilir. Karanlıklara daldıkça dalıyor insan, biliyorum, bi duvar çekmeyin etrafınıza. Özgürlüğünüz için maddi destek gerekiyorsa, burs veriyor bu site, ona başvurabilirsiniz. Ya da psikolojik destek alabilirsiniz o parayla, bilmiyorum... Umarım herhangi bi yönden de olsa bi faydası olur...