14 Ağustos 2018

33. Hafta ve diğer şeyler

33. haftanın sorusu: 10 yıl önce neredeydin? 

Muhtemelen yaz tatili sebebiyle Eskişehir'deydim. Sene boyunca ise İstanbul'da, üniversitedeydim. Üniversite biteli çok daha uzun zaman geçmiş gibi geliyor. Demek ki o kadar da olmamış, güzel.


Bu haftalık görevimi yerine getirdiğime göre, diğer ufak tefek haberlere geçebilirim. 

Ezgi'nin paylaştığı file çantadan ördüm. Uygun ip aramaya sabrım olmadığından, elimdekilerle hemen başladım, yünlü bi ipten ördüm. Tabi o zamanlar burda hava çok sıcaktı, çantanın herhangi bi yerine dokununca yakıyordu, o yüzden kullanamadım. Bi arkadaşım ziyarete geldi geçen hafta, hava serinlemişti, kullandı, sevdi. Ben de ne kadar kullanışlı bi çanta olduğunu görüp sevdim. 



Bu sırada bi ikinci elcide tişört ipi ya da spagetti ip, artık tam ismi hangisi bilmiyorum, bi ip buldum, baya ucuzdu da. Hemen yeni bi file çantaya başladım. Bikaç saatte biten, güzel işlerden bu file çanta da, hemen bitirdim tabi. Bu sfer kullanmak niyetindeyim bakalım.



Bu arada aynı ikincielciden aynı ipin farklı bi rengini almıştım, bi yumakcık, onunla da kalemlik ördüm. Yeni ve basit bi örgü yöntemi öğrendim, ben bunu kullanırım. Artık bol bol sepet yapabilirim. Epey bi kalem taşıyor, bu kadar sağlam olmasını beklemiyordum. İşte karşınızda 50 gramlık yumakla, bi saatte yapılabilecek, işe yarar bi şey (sonra diyorlar ki ne bu örgü sevgisi..): 


He bi de burda yaz çok sıcak geçtiği için domatesler planlanandan hızlı olgunlaşmış, bi an önce elden çıkarmak için 4 senedir hiç görmediğimiz kadar düşük bi fiyata satışa sunulmuş (50cent/kg).  Bi kasa alıp menemen ve acılı ezme yaptık ilk defa. Henüz sızma yok, ikisi de sağlam. Bakalım sonuna kadar bozmadan tüketmeyi başarabilecek miyiz...

Filmler

Ölümlü Dünya: Ali Atay'ın yönettiği, son yıllarda ekranlarda görmeye alışkın olduğumuz komik tiplerin yer aldığı absürd komik film. Kendi çapında komik, ilginç bi film. Senaryosu, ana fikri ilginç en azından. Yerli filmlere torpil geçiyor olabilirim ama aynısını Holivud yapsa bayılırdık diyesim geliyor hep ama yapamazdı, çünkü filmin temelini yerli espriler oluşturuyor. Öte yandan İrem Sak'ı harcamışlar, o kadar komik bi kadına sıradan bi oyuncunun oynayacağı replikler yazmışlar gibi geldi. Neyse efenim, eğlenmelik, güzel film.



Our Souls at Night: Yaşlılıkla ilgili filmleri seviyorum, hele ki çok karamsar değilse. Bu da öyle bi film. Konusunu anlatmayayım, fragmanı zaten anlatıyor, yumuşak, gerçekçi, meditasyon tadında bi film işte. Jane Fonda'yı ve ses tonunu seviyorum.



Like Father: Yine bi miktar yaşlılık içerse de, bu filme başlama sebebim ana karakterimizi, Kristen Bell'i The Good Place dizisinden tanıyor ve seviyor oluşum. Yine yumuşaklık, gerçekçilik, biraz daha enerjiyle, komiklikle yoğrulup sunulmuş. Romantik komedi değil. Komedi de değil. Genç bir kadın ve bir baba. İş hayatı, aile hayatı, tatil kafası, evlilik zırvası, dostluk... Kafa boşaltmalık ama beyni de arkaplanda çalıştırmalık bi film. 




İşte böyle, 
Selam ederim
Kanatlı Kedi