14 Kasım 2012

ÇAĞDAŞ SOSYOLOJİ TEORİLERİ - 3

http://kanatlikedimasali.blogspot.com/2012/11/cagdas-sosyoloji-teorileri-2.html
Burdan devam:

3. Sembolik Etkileşimcilik

Çatışmacı ya da işlevselci kuramlardan çok farklı bir açıdan bakar topluma.(kedi: bunlar 2 zıt kutup gibi duruyordu, başka açısı da mı varmış bu işin? Hadi bakalım...) 

Avrupa, yönetici sınıflar tarafından yönetilen, ABD ise bireysel hareketin daha serbest olduğu bir toplum olarak görüldüğünden bu kuram, 1945 sonrasında, Amerikan sosyolojisinde, (özellikle yapısal işlevselciliğe tepki olarak) doğmuştur. Bireyle ve onun kendini ifade etme yeteniğiyle ilgilenir.

Öncüleri: Mead (en başta gelir), Herbert Blumer, Erving Goffman, Simmel, Robert Park, W.Isaac Thomas, John Dewey, C. Horton Cooley.

Mead (1863-1931): İnsanı hayvandan farklı kılan özellikler vardır: davranışları içinde bulunduğu duruma göre ya da hedefine göre planlamak, sembollerle iletişim kurmak ve anlamını yorumlamak, bir benliğe sahip olduğunun bilincinde olmak gibi. Bu özellikler insanın kontrolü ele geçirmesini sağlar (Mead'e göre).

İletişimdeki sembollerin anlamları duruma göre, vurgulanışına göre farklı anlamlar kazanır. Derste hocanın verdiği sevimli örnek: Hababam Sınıfı'nda Şener Şen, Perran Kutman ilişkisi:)
Ortak beklentiler sonucu herkesin rolü belirlenir. Fakat roller sabit değildir. Zamana, duruma ve kişiye göre değişir.

Ferdi ben (I): İç benlik
Sosyal ben (me): Toplum içindeki benlik ayrımı yapar. Bu ikisi arasında sürekli mücadele vardır. Bu mücadele, toplum içinde olmadığımızda bile kendimizi kontrol etme alışkanlığı doğurur. "Genelleştirilmiş öteki", cenaze törenin gülmemizi istemez ve gülmeyiz. Ancak bu her zaman bizi kontrol etmez. Özellikle önemsediğimiz kişilerin yani "önemli diğerleri"nin baskısına boyun eğeriz.

Sınıf mücadelesi değil, birey ve zihni, iletişim kurma yeteneği, toplumsal davranış psikolojisi üzerine çalışmıştır daha çok. Nesneler, duygular, olaylar, insanların onlara yüklediklerinden başka anlamlar taşımazlar. Toplum her ne kadar kapsadığı bireylere rol vererek onları kontrol altında tutuyor gibi görünse de, roller değişir ve insanlar nasıl davranacakları konusunda seçimlerini kendileri yaparlar (kedi: fazla iyimser geldi bana).

Herbert Blumer: Mead'in öğrencisi. İnsanların neden belli biçimlerde davrandıklarını anlamak istemiş, laboratuvar deneylerine başvurmuştur. Yapı, süreç ve metodoloji adımlarında katkıda bulunmuş bu kurama.

Yapı: deli gömleğidir. Toplumsal roller, otorite gibi zorlayıcı ekenler olsa da, insan davranışların sadece bunların etkilemediğini söyler. Saha çalışmaları, etnografya, niteliksel sosyoloji, yani "keşfetmek" ve "yakından incelemek" yöntemlerini kullanır.

Erving Goffman (1922-1982): Mead'ten ve Durkheim'dan etkilendi. Özellikle dramaturjik fikirleriyle katkıda bulundu bu kurama. Ön bölge (sahne), arka bölge (sahne arkası) diye ikiye ayırdı hayatı. Arka bölgede insan eğitimler alır, kendini sahneye çıkmaya hazırlar. Diğer oyuncular da ona yardım eder. Sahnede tüm altyapısını sergiler. Sahne arkası ne kadar güçlü olursa, sahne o kadar başarılı olur,insan o kadar başarılı sayılır.

İkinci katkısı ise "etkileşim düzeni" alanında yapılacak çalışmalara yeni bir bakış açısı kazandırmış olmasıdır. Toplumda tabi olanlar ile otorite arasındaki ilişkiyi anlamak için, otoritenin (güç ilişkilerinin) incelenmesi gerektiğini savunur. Bu, makro ve mikro araştırma arasında köprü kurma çabası sayılabilir.

Sembolik etkileşimcilik; özellikle başka türlü cevaplanması zor önemli sosyolojik sorulara cevap aradığı, topluma tepeden değil, bireyin gözünden bakabildiği için, son 30 yılda daha fazla ilgi görmekte imiş. Toplumsal düzenle ilgili çok fikir üretmez, yalnızca bireye odaklanır. Bireyler toplumsal sürekliliği nasıl gerçekleştirebilir? Bu açıdan eleştirilebilir.

Geçmiş olsun..