Dünyadan bir de Adalet Ağaoğlu geldi geçti. Başımız sağolsun, edebiyatımız bol olsun, ne diyeyim. Hem bizi, hem dünyayı anlayan, anlatan nice yazarlarımız olsun, nicelerimizin içine empati tohumları eksinler. Avrupa'da gezerken O'nun ayakizlerini arayayım ben de.
Her blog gibi biraz film ve kitap içerir. Biraz da sosyoloji, toplum, gözlem, Hollanda, korku, heyecan, neşe, nefret, endişe, hüzün ve kimbilir daha neler..
14 Temmuz 2020
Ölüm gelmiş...
Adalet Ağaoğlu ölmüş a dostlar. İçim bi tuhaf oldu. Uzun zamandır ilk defa birinin ölümüne içim bu kadar yandı sanırım. 91 yaşındaydı, hastaymış da, belki kendisi sevinmiştir öldüğüne (nasıl olacaksa) ama benim içimde kaldı bi şeyler. Kendisine kaç defa mektup yazdım yazdım sildim. Bi şekilde gönderse miydim? Ne değişirdi? Hislerimi düzgünce ifade edemediğimi düşündüm her seferinde. Cümleye döktükçe anlamsızlaştı her biri. Hem ne önemi vardı? Kadın kitabı yazdı, belki O'nun için olay bitti, benim ne düşündüğümün kime ne faydası var? Ama yine de, bi kere tanışsaydım, bi kere konuşabilseydim pişmanlığı içimi yakıyor şu anda. Muhtemelen "kitaplarınızı çok seviyorum"dan öteye geçmeyecekti konuşmamız ama olsun. Olsun mu gerçekten? Bilmiyorum.