kendime yeni bi amaç bulmam lazım. yazdıklarımın boktan olduğunu fark ettim yine. üstelik üzerinde çalışırsam daha iyiye gider mi, şüpheliyim. yine de yazmak istiyorum. ne kadar sabırsız olduğumu, kelime dağarcığımın darlığını bilmeme rağmen, içimdeki bu değişimi buraya yazasım geliyor. çünkü başka bir işe yaramadığımı biliyorum. yirmidokuzuma girdim ve hala uzmanlaşmadım hiçbir alanda. her şeyin tadına bırakıp vazgeçiyorum. emek vermek mi zor geliyor? muhtemelen. fakat emek vermiyorum çünkü emek verince daha iyiye gideceğimden emin olamıyorum.
en uzun süren sevdicekliğim yazmaktı, sanırım onunla da ilişkimizin ne kadar yüzeysel olduğunu kabullenmem gerekiyor. yapma demiyorum kendime, ama hobi olarak yaptığını kabullen, diyorum. blogta ciddiyetsizce yaza yaza imla kurallarını bile unuttum. bi tek -de'yi, -mi'yi ayırmam gereken yerleri biliyorum. bir gün ayrı mı yazılır, bitişik mi, ondan bile emin deilim çoğu zaman, sözlüğü açıp kontrol ediyorum. aslında edebiyat okumalarını da bıraktım. ne bulursam onu okuyorum. biraz yokluktan (türkçe kitap bulma sıkıntısı), biraz da sırf okumuş olmak için okuduğum için. edebiyat/sanat dünyasının içinde olma isteğim sadece özentilikten mi kaynaklanıyor, yoksa gerçekten var mı bende bi ışık... yıllardır soruyorum bu soruyu kendime... (allahım bu dünyaya ben niye geldim?)
yüzeysel entellektüel, işte ben buyum. grup vitamin'in, fikret kızılok'un şarkılarında dalga geçtikleri kişilerden biri benim. kendimi pazarlama yeteneğim olsa ünlenip onların doğrudan hedefi olaiblirdim. sorun şu ki, seviyorum bu adamları ve o laf sokan şarkılarını. mazoşist miyim acaba? evet, biraz. ya da hala umudum var, belki, yeterince iyi bi çocuk olursam ya da yeterince çok çalışırsam, fikret kızılok dinlerken hiç vicdan azabı duymamayı, hiç utanmamayı başarabilirim, gibisinden...
ne olduğunu bilmek, kendini kabul etmek, ne istediğini az buçuk ayırt edebilmek gerek. yoksa yarım yamalak oluyorsun işte böyle. allah akıl fikir versin.
hala okuyabilirim neyse ki (ki ayrı mı? öyle gibi). elbet bir işe yarar. dua eder gibi kitap okumak da tuhaf... tevekkül içinde kitap okuyorum. amaç ne? akademik mi? değil. beyaz yaka kariyeristliği mi? değil. edebiyat mı? değil. sanırım sorunumuzun ismi: hiçbirine götümün yememesi. isim koyunca çözüm bulmak kolaylaşır, hadi bakalım...
hıçkırırken aydınlanan, aynı zamanda "anlamıyorum ki söylüyorum işte" diyebilen tüm sarhoşlara gelsin: