25 Eylül 2018

Müzik, çelınc, film güncellemesi

Merabalar cümle alem.

Uzun zaman oldu. Yazasım gelmedi bi türlü. bendahaşekerim Ari Barokas'ı yazdı, dinlemeye bi başladım, coştum, buraya geldim. Duman grubundanmış. Müzikten çok anlamam ama çevire çevire dinliyorum, bu iyi bi şey sanırım. Sözleri asıl mesele. Özlediğim türde sözler. Aşktan ve kendinden bahsetmeyen sözleri özlemişim. Ortak dertlerden bahseden, muhalefet eden, bunu boş siyasi sloganlarla değil de özgün cümlelerle yapan şarkıları özlemişim. Aha onlardan biri bu:




---------------------------------------------------------------------------------------------------------

Gelmişken çelıncın birikmiş sorularına da dalayım:

36. Hafta: Hatırlamak istediğin bi şey.

Ocağı açık unutma! Bi de pozitif ol, panik yapma, alınma, kızma, iyi şeyler düşün, konuyu değiştir, işine odaklan, dünya sana karşı değil, endişelenme vs...

37. Hafta: İnsanların seni nasıl tarif etmesini isterdin?

Kendi halindeyken de halinden memnun olabilen, tuhaf, senin benim gibi bi yaratık.

38. Hafta: Hayran olduğun, saygı duyduğun biri hakkında yaz.

Zor soru. Hayranlık biraz aşırı bi duygu galiba benim için. Saygı duymak tamam da hayran olmak lisede, üniversitenin başında kaldı sanki. Son zamanlarda Nannette'i yapan Hannah Gadsby'ye saygım sonsuz sanırım. Çok zor bi performans olsa gerek. Öyle bi standup izlemedim hiç.

39. Hafta: Halinden memnun olman için neye ihtiyacın var? 

Vicdan azabı duymamaya.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Son zamanlarda izlediklerime gelirsek...

Daniel Sloss: Standup. Amerika'ya, Trump'a, kendi fikrini gözlere kulaklara sokan dindarlara ve veganlara laf sokmasının yanında, günlük hayatla ilgili vurguları da çok iyi. Dinletiyor kendini.




Trevor Noah: Standup. Trump'a laf sokmak dünyanın modası, o yüzden sıradan artık. Ama bu adam İngiltere'ye ve sömürgeciliğe laf sokuyor. Geçmişte kaldı, unutalım gitsin deyip geçmiyor. Sürekli güldürmüyor, daha yavaş bi ritmi var fakat güzel. Bi de aksan taklitleri çok iyi, aslında gösterinin temel ilerleyişini aksan şovları belirliyor. Hala Hint aksanlı İngilizce duyunca zevkten dört köşe oluyorum. Dilini daire yapıp konuşmak çok zevkli hakkaten. Deneyiniz.





Aile Arasında*: Gülse Birsel'in son filmi malum. Sonunda izledim. Komikmiş hakkaten. Spoiler: Gülümser'in patlamasını bekledim bekledim olmadı, o biraz üzdü beni. Bi de aşk için küçük yaşta evlenilir düşüncesini doğrulayan bi filmdi. Fazla fikirsiz geldi bana bu iş.


 
Sevme Sanatı: Michalina Wislocka'nın Hikayesi. Şimdi filmin tam ismine bakarken fark ettim ki Netflix'te şapkalı a kullanılıyor. Hoşuma gitti. İhtiyacımız var arkadaşlar bu a'ya, öyle sildik deyince silinmiyor harfler, kelimeler. Filme gelirsek, Polonya'da bir jinekoloğun hayatını anlatıyor. Nazi döneminde başlıyor, sosyalist zamanda bitiyor. Seksin inceliklerini, kadın orgazmını anlatmak, yasak olduğu için merdiven altı kürtajlarında ölen insan sayısını azaltmak, doğum kontrolünü yaygınlaştırmak niyetiyle bir kitap yazıyor fakat bir türlü yayınlatamıyor. Devlet kiliseden korkuyor, kilise devletten, medya ikisinden de ve hepsi de toplumdan. Sonra olaylar olaylar...



My Happy Family: Gürcü filmi. Bu kadar güzel bir film beklemiyordum başlarken. Müzikleri de, dilleri de, şarkıları da... Gitara aşık ederler insanı yani, öyle sevesim geldi. Başka güzel Gürcü filmlerini araştırmam lazım. Ailenin, yapmacık-mecburi ilişkilerin bireyi öldürmesini daha nasıl anlatabilirdi bilmiyorum. Manana'nın çığlıklar atıp etrafa saldırmasını bekledim hep. İnsanın insanı özgür bırakması gerek. Hem sevgi hem özgürlük, aynı anda verilebilmeli.

 



3 Faces: Jafar Panahi filmi, yani İran filmi. Bu adamın filmlerini seviyorum. O yüzden sinemada yakaladım, izledim. Muhalif, İranlı bir yönetmen olunca, batıda da çok sevilince, bolca vahşet, bolca ağlamak bekliyor insan ama ters köşe yapıyor hep Panahi. Yumuşak, güldüren ama gerçekleri de dibine kadar hissettiren cinsten. İnsanlar ölse de, 2 saatlik film boyunca ağlayınca bir şey değişmeyecek, sakin kalıp anlamaya çalışmak lazım, der gibi sanki. Beni bu adamla tanıştıran Documentarist'e bilmem kaçbininci kez teşekkür eder, çeker giderim, saygılar, sevgiler falanlar filanlar...





*Aile Arasında'ya trailer videosu eklemeyi neden beceremedim bilmiyorum ama olmadı işte, idare edin.