Son haftalarda pazartesilerden hep nefret ettim. Akşamında koşu kursum vardı çünkü. (Bunları yazdıkça "derdini, pazartesi sendromunu sikeyim" diyenlerin sesi kulağımda çınlıyor. Yapacak bi şey yok, duymazdan gelerek yazmaya devam ediyorum.) Bu sefer de dünden başladım kendimi motive etmeye, bu kez dersi asmak yok, gidicem, valla gidicem... Bi saat önceden giyindim, çantamı hazırladım, doktorun verdiği nefes açıcı zımbırtıyı aldım. Akşamki Beşiktaş maçı için plan yaptığımız watsap grubuna dedim, koşuya gidicem diye. Her şeyi ayarladım, ayarlamıştım... Ta ki evin kapısını açana kadar. Omuzlarım düştü, geri kapattım. Gitmedim. Kursu bırakmaya karar verdim.
Üstümü değiştirmeden ilacı sıktım, dışarı fırladım. Evin çevresinde koştum. Isınma hareketlerini yaptım. Kollarımı hocanın anlattığı gibi tutmaya, omzumu sağa sola hareket ettirmemeye çalıştım. Bikaç günde bir evin çevresinde böyle koşabilirim, dedim. Daha önce çok söyledim bu türden lafları kendime, o yüzden çok da gaza gelmemeye çalıştım, gaza gelince daha çabuk vazgeçiyorum.
İyiki gitmemişim ama... 2 dakkadan fazla koşamadım yine. Nefes problemimden... Ders öncesi attığı mailde bu hafta on dakka aralıksız koşacağımızdan bahsediyordu hoca. Yine benim için yavaşlamak zorunda kalacaklardı filan... İlaç bi işe yaramadı ya da ben sıkmayı beceremedim. Kontrole gidicem doktora, iki hafta sonra, en azından bu iki hafta içinde koşmak zorundayım ki kadına rapor verebileyim. Belki bu arada alışkanlık haline de gelir.
Spor kültürüne yamanmak istedim, olmadı yine. Spor salonları hala başka bi gezegen, elimi kolumu nereye koyacağımı bilemiyorum ki binanın amacı elini kolunu bi yerlere koymak... Bu yaştan sonra olmuyor mu desem, yoksa dayanıp şu kursu bitirseydim korkum kaybolurdu belki, diye mi düşünsem bilemiyorum... İkisini de düşünmeyip kendime çaktırmadan verdiğim söze odaklanayım en iyisi, kendi kendine koş sen, şimdilik o da yeter. Maksadın hareket etmekti zaten.
Taalcoach için mail attım bugün. Henüz cevap yok. Yine de adım adımdır.
Gideyim de Beşiktaş maçını izleyenlere salça olayım.
Hoşçakal pazartesi sendromu,
Kanatlı Kedi