Aradan sanırım üç gün geçti, geri döndüm. Bundan sonra aralıksız devam ederim, edicem.
Yaklaşık on gündür misafirimiz vardı. Turist turist gezdim epey bi. Bugün uyandığımda yarından itibaren yapacaklarımı listeliyordum kafamda. Her gün en az bi saat Felemenkçe çalışcam. Taalcoach ayarlıcam hemen. Evdeki sigara stoğu bitti, elektronik sigara sipraişi verip, başlıycam artık ciddi ciddi. Koşu kursuna aralıksız gidicem (astım ilacı gibi bi şey verdi doktor, sadece spor öncesi kullanıp nefesimi açmak için), haftalık koşu ödevlerimi de yapıcam. Daha bi sürü şey...
Çevremde insanlar varken kendi hayatımı yaşayamıyorum resmen, bu son bir haftada bunu daha iyi anladım. Bi yere telefon mu edicem? Yalnız kalmayı bekliyorum. Evde misafirler varken koşuya çıkamıyorum, zaten canım istemiyor. Duş almak bile çok zor geliyor. Başka başka sebepleri olabilir bunun ama şu sıralar en çok gözüme çarpan şey şu: Birlikteyken ortak plan yapmak zorundayız ya, hep başkalarının planlarına göre ayarlıyorum kendimi, çatışma çıkmasın diye. Ev sahibiyken de öyle, misafirken de, başkalarıyla birlikte gezerken de. U.la bile aynı durum. Kimse benim istediğimi istemeyince de bozuluyorum, yine çaktırmıyorum nazım geçecek kadar samimi değilsem ama bildiğin üzülüyorum.
Bu pazartesiden itibaren öyle olmamaya da karar verdim ama diyete başlasam daha gerçekçi olurdu muhtemelen.
Evde yapılacak çok iş var. Her gün en az bi tanesini halletsek on gün sonra daha bi eve benzeyecek burası, daha önemlisi, kafam rahatlayacak. Uzun zamandır içi liste dolu.
Neyse, bu akşam da uzun zamandır görüşemediğimiz arkadaşlarımız gelecek yemeğe. Tavuk sote yapıcam, daha önce bloğa yazdığım tariften. İlk defa kendi tarifimden yemek yapıcam. Kendimle gurur duyuyorum adeta.
Bi de her gelen misafirin ot kek mantar ve red light muhabbeti yapmasından sıkıldım sanırım. Ben ilk sefer geldiğimde de çok meraklı değildim, geldikten sonra red light'tan iyice soğudum zaten. Oranın özgürlüklerin merkezi olduğunu düşünemedim bi türlü. (Hala zorla çalıştırılanlar olabileceğini ve aksinin asla ispatlanamayacağını düşünüyorum.) Otu da gelenin gidenin ayıplamalarıyla denedim, hiç rahatlatmadı, daha çok midem bulandı. Mantar yiyip halüsilasyon görmek de hiç cazip gelmiyor. Birayla çakırkeyif olmak bence yeterli işte. Velhasılı gelen misafirlere bu hiç istemediğim aktivitelerde rehberlik ediyorum her seferinde. Başlarına bi şey gelir korkusundan yalnız da bırakmak istemiyorum (sanki talep etmişler gibi, işgüzarlık). Bu sefer karar verdim, denemek, görmek isteyen gitsin kendi takılsın, peşlerine takılmıycam artık. Onları da sıkıyorum, rahatça eğlenemiyorlar, ben de sıkılıyorum.
İşte bu da benim için büyük karardı. Dünya için küçük fakat benim için büyük.
Şimdi son sigara paketimden bi tane daha içeyim şekersiz kahveyle. Sonra market, sonra yemek hazırlığı...
Bilmeyenler için not: Hollanda'da sigaranın paketi (Kent mentollü) yaklaşık 7euroyken, Türkiye free shop'unda 2euro.