09 Mayıs 2020

Mayıs'ın Birinci Haftası II

Selamlar efem,

Burda korona kuralları biraz gevşemeye başladı. Geçtiğimiz haftaiçinde yeni kurallar açıklandı. Haftaya okullar açılacak, yarı zamanlı olarak. Yani çok kalabalık olmayacak şekilde düzenlenecek sınıflar. Liselerle ilkokullarda uygulama farklı olacak sanırım. Küçük çocukların taşıyıcı olmadığı sonucuna varmışlar burda yaptıkları istatistiki araştırmalarda. O yüzden bu rahatlık.

11 Mayıs'tan itibaren kütüphaneler (ki burda önemli sosyalleşme merkezi buralar), 1 Haziran'dan itibaren de kafeler, sinemalar vs mesafeli olarak açılacak. Müşteri kısıtlaması olacak yani. Mekan içinde olur ama dışında nasıl olacak? Bu havalarda hep barların, kafelerin teras dedikleri kapı önleri tıklım tıklım olurdu. Göreceğiz.

Şöyle bir görsel hazırlamış devlet, yeni kurallarla ilgili:



1 Eylül'den itibaren ot satan dükkanlar yani coffeeshoplar açılacak ve seks işçileri tekrar çalışabilecek. Başbakanın bu cümleyi basın toplantısında kurması bi tuhaf geldi dinlerken. :) Tabi bundan bahsetmesi şarttı. Amsterdam'ın en önemli turist çekme sebebi bu iki iş kolu, üzgünüm ama Van Gogh Müzesi değil:) Vergisini ödeyen bu çalışanlardan bahsetmek zorunda eşek değilse. 

Ha bir de tüm bu yavaş yavaş rahatlamaya rağmen, 1 Haziran'dan itibaren toplu taşımada maske kullanmak zorunlu olacakmış. Neden o zamana kadar zorunlu değil? İnsanların maske edinmesine zaman tanımak istiyorlar. Çünkü Türkiye'deki gibi topluca ürettirmediler burda, insanlar hala Etsy'den, tanıdıklardan filan DIY yöntemiyle dikilmiş maskeler bulmaya çalışıyorlar. Türkiye'de meslek liselerinde filan dikildiğini okumuştum. Doğru haber galiba değil mi? Eğer öyleyse bu uygulama burda neden yapılmadı? Çok mu zor? Diktatörlük sayılır, piyasaya müdahale etmemeliyiz filan mantığıyla mı? Hala anlayamıyorum burada neler olduğunu, hangi eylemin ardında nasıl bi motivasyon olduğunu filan... Yorucu oluyor bazen ama uğraşıyorum işte bakalım... 

Benim işyerim de yakında atölyeden çalışmaya geri dönebileceğimizi bildirdi. Yaklaşık 30 kişilik atölyede 7-8 kişi olacağız, dolayısıyla sosyal mesafeyi korumamız çok da zor olmayacak ama isyanlardayım içten içe: İhtiyaç var mı cidden? Aynı işi yapıyordum evde ne güzel. Tamam kurallar biraz gevşiyor ama hala olabildiğince evden çalışın dendi. Ne gerek var şimdi toplu taşımaya filan binmeye... diye düşünüp düşünüp dünümü rezil edecektim ki... aklıma geldi: Daha ne zaman çağıracakları bile belli değil. Bi sakin ol. Çağırdıkları zaman düşünürsün. Böyle düşününce bi rahatladım! Oh be. Bi sürü düğme varmış meğer beynimde, birbirinin yolunu engelliyormuş. Misal stres düğmesini kapatınca hop gözüm daha bi başka görüyormuş. Bu kadar basit bi şeyi niye bu yaşımda anladım, onu ben de bilmiyorum. Geç olsun güç olmasın.

Neyse Korona haberleri bu kadardı, güzel haberlere geçelim:

1. Ferhan Şensoy podcastleri: Sosyal medyada sorulan sorulara cevap veriyor. Kısa kısa üç kayıt var şimdiye kadar. Ama güzel haberler geliyor. Yeni oyunlarından birini radyo tiyatrosu şeklinde yapacaklarmış, ekip Zoom'dan filan prova yapıyormuş. Kısacası son derece aktif çalışıyor Ferhan Şensoy ve Ortaoyuncular Tiyatrosu, beklemedeyiz. Podcast şurda.

2. Jet Sosyete'nin karantinada evde çekilen final bölümünü izledim, duygulandım. Karakterleri şöyle bi tanırdım ama diziyi düzenli olarak izlemezdim. Baya güzel geldi yine de.

3. Nazlı Gürkaş'ın Zeytin Ağacının Gölgesinde Yunanistan kitabına başladım. Muhtemelen bunun hakkında uzun uzun yazmam gerekecek ama kısaca bi şeyler demeden duramadım: Yunanistan'ı niye bu kadar sevdiğimi hatırlıyorum her sayfada. Türk bir yazarın gözünden Yunanistan'ı görmenin anlamı benim için daha büyük. Çünkü burda diğer Avrupalılara anlatmaya çalışıyorum, anlatamıyorum neden sevdiğimi. Sadece deniz kum güneş sevgisi sanıyorlar ama bambaşka bi şey var aramızda. İtalya'nın denizinde aynı hisler uyanmıyor. Düşman diye öğrendiklerimizin bize ne kadar benzediğini 25 yaşımdan sonra fark etmiş olmam mı etkiledi beni bu kadar? Bilmiyorum. Analiz etmek niyetinde olmuyorum pek bu konu üzerine düşündüğümde, o farklılıkları, benzerlikleri, dertleri, sevinçleri, her şeyi gözlemlemek istiyorum sadece ve bunun keyfini çıkarmak... Ah be, ne çok özledim...

Bu arada kitapla tanışmamı sağlayan Sezer'e, blogundaki yazıya teşekkür etmeliyim: https://sezer-eser.blogspot.com/2019/06/sevdigim-seyler.html İyi ki almışım. Daha önce hiç bu tatta bi gezi kitabı okumamıştım. 

4. Şimdi etiketlerde arattım da, ben hiç Kardeş Türküler hakkında yazı yazmamış mıyım gerçekten? Nasıl yapmış olabilirim bunu? Çok seviyorum, öyle böyle değil. Lisede  platonik aşık olduğum çocuklardan biri şimdi grup üyesi diye değil, hayır, alakası yok:) Gerçekten yok. Sevdiğim şarkılarının çoğunun sözlerini anlayamıyorum, bu da benim ayıbım, oturup araştıramamışım. Bu çelıncın sonuna kadar görev edineyim o zaman kendime: Her yazıda bir Kardeş Türküler şarkısının sözleri ve Türkçe değilse çevirisi paylaşılacak burda. 

Gülsüm diye bi türkü var, bilmem bilir misiniz? Sanırım Burdur civarlarından bi türkü. Güssüm evlenecekmiş de "sen buralardan gidince bizim koyunları, sığırları, davarları kim gütsün" diye bi ağıtla yakılıyor sonra da göbek atılıyor arkasından. Güssün adeta bi süper kahraman, her işi yapıyormuş meğer. Komiklik olsun diye söyleniyor muhtemelen ama özellikle köylerde son derece gerçeği yansıttığı için beni acayip sinirlendiriyor-du. Kardeş Türküler versiyonunu dinledim, içimin yağları eridi. Buyrun onu buraya bırakayım, sözlerini de altına kopyalayıp gideyim. Kardeş Türküler'i ayrı bir yazıda uzun uzun yazmam lazım.



Gülsüm, A Gülsüm,
Sen Buralardan Gittiğinde
Davarları, Koyunları, Sığırları,
Sıpaları, Tavukları, Köpekleri Kim Gütsün?
İnek Sağdırı, Odun Kıydırı, Südün Pişiri, Kaymağı Taşırı,
Ocakta Yemek, Öğlene Pişcek, Tarlaya Gitcek
Anası, Atası, Danası, Sıpası…
Atıyo Tepesi, Atıyo Tepesi
Öffffff Beeeeee!
Kınamızı Soldurana
Gülümüzü Kurutana

Ömrümüzü Çürütene
Öfff Be Diyelim Hele….
Gülsüm, Kız Gülsüm,
Gelin Olup Gittiğin Evde Ahıra Avluya,
Çalıya Çırpıya, Tarlaya Oduna Da Sen Koşma Gari
Kız Gülsüm….

Gülsüm Yolun Açık Olsun
Gurbet Elde Başın Bahtın Gülsün
Gözünden Yaş Döktürenin
Yollarına Duman Çöksün..

Kaynak