Haftaya annemgiller geleceği için uzun uzun blog yazmaya fırsatım olmaz. Annem ilk defa yurtdışına çıkmış, kalkmış evlenmem deyip dururken, apar topar evleniverip yurtdışında yaşamaya başlayan kızının evine ilk defa gelmiş... Kadınceğizi evin bi köşesine oturtup bilgisayarla başbaşa kalabileceğimi pek sanmıyorum. Bir haftacık zaten. Gezelim mi, bazlama, poğaça yapmayı mı öğrenelim? Turşu mu kuralım, reçel mi yapalım? Anne geliyor sonuçta. Bi şeyler yaptırmak, yaptırırken de eşeklik etmeyip öğrenmek lazım. Yemeyi seviyorum çünkü. İnternetten tarif bulmak da her zaman işe yaramıyor. İlk anneminkini yemişim, daha güzel olsa bile o ilk yediğimle aynı tatta değilse "tam olmamış" diyorum içimden. Mantıksız fekat koku ve tat hafızası giriyor işin içine, n'apayım?
Annem ve babam ilk defa evime geliyor. Bakalım nasıl geçecek... Beğenecekler mi kurduğumuz düzeni... Buradaki hayatımı onaylayacaklar mı? Onaylamasalar da bi şey değişmeyecek, bunu bildikleri için daha açıksözlü olabilirler. Hem iyi, hem kötü... Bütün gün ne yaptığımı soruyordu babam arada bir, bakalım tatmin olacak mı... Sınava giriyorum gibi hissediyorum. Sırf beni doğurup yetiştirdiler diye ölene kadar yaşadıklarımın hesabını vermek zorundaymışım gibi hissediyorum onlara karşı. Gerçi yok... sırf onlara karşı değil, tüm insanlığa karşı sürekli bi hesap verme halim var hala kurtulamadığım. Zamanla azalacak diye bekliyorum bakalım...
İnsan kendini beğendirmek isteyince böyle stres oluyor işte. Halbuki ne var? Ben burdayım, böyle böyle yaşıyorum, hayatımdan memnunum, mutluyum, beni düşünmeyin, içiniz rahat olsun desem, hatta demeden hissettirsem umurlarında olacak mı doğrular, yanlışlar? Hayır. Güle güle gidecekler. Hatta büyük ihtimalle böyle gelişecek olaylar. Fikir ayrılıklarımız, hayal kırıklıklarımız, çaktırmadan konuşulacak, anlaşılmasa da saygı duyulacak, Schipol'de el sallanırken gözler dolacak. Aile netekim, en azından bende böyle bi şey.
Neyse. Nerden nereye...
19. haftada sevdiğim birinden bahsetmem isteniyor. Hiç canım istemiyor. Kimi anlatayım? U.ı mı? Sevdiğim adamdan ele güne karşı bahsetmekten hoşlanmıyorum. Eskiden severdim, o ilk heyecanlardan olsa gerek. Artık istemiyorum. Ailemle ya da arkadaşlarımla ilişkim de zaten nanay. Sevgimi anlatmaktan hoşlanmıyorum sanırım. Ya da insanlardan bahsetmekten. Sebebi her neyse, bu soruyu pas geçiyorum efem,
Sağlıcakla kalınız,
Kanatlı Kedi
Annem ve babam ilk defa evime geliyor. Bakalım nasıl geçecek... Beğenecekler mi kurduğumuz düzeni... Buradaki hayatımı onaylayacaklar mı? Onaylamasalar da bi şey değişmeyecek, bunu bildikleri için daha açıksözlü olabilirler. Hem iyi, hem kötü... Bütün gün ne yaptığımı soruyordu babam arada bir, bakalım tatmin olacak mı... Sınava giriyorum gibi hissediyorum. Sırf beni doğurup yetiştirdiler diye ölene kadar yaşadıklarımın hesabını vermek zorundaymışım gibi hissediyorum onlara karşı. Gerçi yok... sırf onlara karşı değil, tüm insanlığa karşı sürekli bi hesap verme halim var hala kurtulamadığım. Zamanla azalacak diye bekliyorum bakalım...
İnsan kendini beğendirmek isteyince böyle stres oluyor işte. Halbuki ne var? Ben burdayım, böyle böyle yaşıyorum, hayatımdan memnunum, mutluyum, beni düşünmeyin, içiniz rahat olsun desem, hatta demeden hissettirsem umurlarında olacak mı doğrular, yanlışlar? Hayır. Güle güle gidecekler. Hatta büyük ihtimalle böyle gelişecek olaylar. Fikir ayrılıklarımız, hayal kırıklıklarımız, çaktırmadan konuşulacak, anlaşılmasa da saygı duyulacak, Schipol'de el sallanırken gözler dolacak. Aile netekim, en azından bende böyle bi şey.
Neyse. Nerden nereye...
19. haftada sevdiğim birinden bahsetmem isteniyor. Hiç canım istemiyor. Kimi anlatayım? U.ı mı? Sevdiğim adamdan ele güne karşı bahsetmekten hoşlanmıyorum. Eskiden severdim, o ilk heyecanlardan olsa gerek. Artık istemiyorum. Ailemle ya da arkadaşlarımla ilişkim de zaten nanay. Sevgimi anlatmaktan hoşlanmıyorum sanırım. Ya da insanlardan bahsetmekten. Sebebi her neyse, bu soruyu pas geçiyorum efem,
Sağlıcakla kalınız,
Kanatlı Kedi