26 Ağustos 2015

Kaç Para Kaç'ın Seliminin Şahsında Tüm Selimlere Selam Olsun

Selim. Ahlakın asık suratlı ve gergin yüzü. Taner Birsel'in sakalsız bıyıksız, gençlik fışkıran bedeniyle canlandırdığı hali. Birinci kattaki boşanmış kadın kadar olmasa da insanın yüreğini hoş eden cinsten. Aileden biri olabilecek kadar beyaz atletli üstelik.

Pek çok yerli filmde rastlayacağımız türden bir soğukluk var Selim'de. Gişe Memuru'ndaki Kenan gibi. Olabildiğince az konuşan, nerdeyse hiç gülmeyen. Kendine koyduğu ahlaki kurallardan mı, yoksa dışardaki ahlaksızlıktan mı bunalıyor, tam belli değil. Keskin sınırları var. “Para kolay kazanılmıyor” en sık tekrarladığı cümle. Katı bir ruhu var, o kadar ki, bedenine yansımış katılığı. Gömlek, kumaş pantolon, ceket üçlemesi içinde sabit, sabitten öte sabit bi beden, bi yaşam... Yağmura bile sövemeyen türden. Olması gereken yolu çizmiş, dışına çıktığı anda kendini çekip vuracak kadar sert, kuralcı. Başkalarının ahlaksızlıklarına katlanamayışı da bundan. Çekip vuramıyor ama -çocuk parkında 100 dolar bulan kadınlara yaptığı gibi- müdahale etmek isteyip nasıl edeceğini de bilemeyişi var ki, eyvah dedirtiyor insana. Eyvah, bu adamı yerler. Bu kadar keriz, enayi olursa yerler. Halbuki biliyorsun ki kerizlik değil özünde bu. Eğer bu kerizlik dersen zamana-mekana göre değişen bi şey oluverir kerizlik. İnceden de ince bir çizgi var iki dünya arasında. Dark side'a geçmesine az kaldı. Fakat dark side o kadar dark olsaydı, destekçisi bu kadar çok olur muydu, demeden de duramıyor insan. Ve fakat sevgili insan kişisi, dark side öyle göz göre göre öcülük yapmaz insana, bilmez misin sen? Aydınlık tarafın çok da aydınlık olmaması gibi, karanlık taraf da öyle çok karanlık değildir. Her kötünün içinde bir iyilik, her iyinin içinde bir kötülük hesabı...

Sonunda acı çeke çeke, kendini tuta tuta geçer dark side'a Selim. Ve gülmeye başlar ilk kez. Sınırlar aşılmıştır bir kere. Ne yapılması gerekiyorsa yapar. Para neyi gerektiriyorsa. Yeni eşyalar. Lüks restoranlar. Gece eğlenmeye gider Selim. Para attıkça öten bir küre ve soyunan kızlar vardır. Selim atar, küre öter, herkes alkışlar, kızlar orasını burasını açar gibi yapar. Su balesi yapar gibidir kızlar. Bone, havuz gözlüğü ve mayolarıyla. Fantezi dünyasını genişletir para insanın.

Aklı başından gider Selim'in yavaş yavaş. Başlarda elinde para dolu çantayla gezmek tuhaf gelirken, artık cebinde tomarlarla gezer.

Dengeden beslenen insanın dengesini yitirmesini görürüz ekranda. Denge ve sınır çizgileridir Selim'in yaşamının sürekliliğini sağlayan. Bazı insanlara heyecan gerekir, Selim'e denge. Dengesini parayla yitiren Selim de sapıtır sonunda. Aklını kaybetmiş gibi olur. Paraları nereye saklayacağını bilemez. O kadar parayı nasıl harcayacağını bilemez. Yaptığı her harcama dikkat çeker. Gözler üzerindedir sürekli. Birbirini dikizleyip duran bir toplumdur içinde yaşadığı. Yeni aldığı her beyaz eşyanın hesabını vermelidir insanlığa. Peşin mi almıştır taksitle mi? Hangisi daha mantıklıdır? Kime göre? Kimin dediğini dikkate almalıdır insanlık? Ne'dir doğru olan? Para nasıl yenmelidir? İndirim yok mudur? Neden yoktur, her yerde vardır? Kredi kartı geçmez midir? Neden geçmezdir? Her şeyi sorar insanlar. Meraklıdır insan milleti. Vermek gerekir bir cevap. Ne cevap verirsen ver, her halükarda aynı sonuca ulaşacaktır dinleyen. O yüzden “git başımdan” desen de olur.

Bi de yalnızdır Selim. Filmin başından, hatta öncesinden, sonuna kadar, çevresindeki değişken veya sabit kalabalığa rağmen yalnızdır. İçinden geçen sıkıntıyı ne karısına, ne başkasına, ne de herhangi bir arkadaşına anlatabilir. Anlatmadığı için mi yalnızdır, yoksa yalnız olduğu için mi anlatamaz, bilinmez. Kinini, nefretini, öfkesini, dürüstlüğünü, sürekli göz önünde duran, varlığıyla ün yaptığı, ama küçümsenen, bastırmak zorunda hissettiği dürüstlüğünü. Anlatsa ne olacaktır? Ne değişecektir? Neye faydası vardır? “Para kolay kazanılmıyor” dışında söyleyecek neyi vardır? Dönüp duran bi devrandır işte olan. Çalışacak, üç kuruş para kazanacak, faturaları ödeyip, çoluğun çocuğun ihtiyaçlarını giderecek, sonra kalırsa tatile gitmeye çabalayacak, ailesinin diğerlerinin yanında küçük düşmesini engelleyecektir. Karısıyla arada bi sevişse, kızı sağ salim büyüse, en büyük sevinç olacaktır O'nun için. Babasına saygısızlık etmeden ölümüne kadar birlikte yuvarlanıp gitseler. Dükkana göz kulak olacak bi çırak bulsa bi de. Arkadaş meclislerinde rakı eşliğinde konuşmalar ne demek olacak ki? Ne işe yarayacak? Neye faydası var? Susmak varken dostum, bunca söz niye?


Fakat öyle değil işte Selim Bey'ciğim. Sessizlik büyür içinde, ceplerinden dolar olup taştığında ise sorun barizdir artık. Çırılçıplak kalırsın insanlık karşısında. Fermuarını kapatmaya çalışırken düştüğün balkon demirlerinden bakakalır kızın arkandan. Amerikan oyunu dolarlar saçılır etrafa. Sonra n'olur? Kan sızarken vücudundan, insanlar gelip dolarları kapışmazlar mı dersin?