Dün Youtube'ta Neşet Ertaş videoları izlerken, konu Ankara havaları olunca önerilerde bambaşka şeyler de çıktı.
Ankara gece hayatından, pavyonlardan amatör çekimler.
Sarı Tutku'yu izledim. Buyrun siz de izleyin. Kendisi pavyon takipçileri tarafından en sevilen bağyanlardanmış meğer, şimdiye kadar niye duymamışım diye kendimden utandım hatta.
Bu eksiğimi bir an önce gidermek için kendisinin facebook profilini ve ekşisözlük yorumlarını da inceledim.
Elime ne geçti, hiçbir şey.
Sinirliyim. Kadına sinirli değilim ne yalan diyeyim. Yaptığı iş kolay yoldan para kazanmak falan değil, hatta en az bir mühendisinki kadar zor işi. Tamamen fiziksel yoruculuğu olmasının yanında, öküzlerin ağız kokusunu çekiyor. Ve kimbilir kimlerden ne tehditler alıyor.
Benim kızdığım memleketimin erkeklerinin ahlaksız ahlak anlayışı.
Videoları izleyince görürsünüz. Kadının karşısına alıp oynattığı adamlar memleketimin ahlaklı, vatansever, aile babası, ataerkil yapının ata konumunda bağdaş kurup oturan, göbeğini kaşıyan, ailesinin namusu için insan öldüren tipler.
Dış görünüşe bakıp nasıl karar verirsin demeyin bana. Siz kısa etekli bi kadın görünce "yollu bu" demeyi biliyorsunuz ya?..
Olur ya hani serseri, çok eşli bi hayat sürdüğü her halinden belli tipler olsa o kadının karşısında bi şey demeyeceğim. Hayatın getirdiği bu, tamam benim ahlak anlayışıma uygun değil ama ben de kafamı, zamanımı, fikirlerimi, karakterimi satıp para kazanmıyor muyum, kadın da bedenini satıyor. Hatta düşününce onunki bana göre daha ahlaklı sayılır. Beden dediğin nedir ki?
Ama karşısındaki adam o pavyondan çıkınca evine gidecek. Karısı çocukları yatırmış, kendisi de uyuyakalmış olacak. Nerdeydin diye sorunca "dır dır etme anasını s...min o...su" diye küfür soslu dayak yiyecek.
Hikayeyi acıklı hale getirmeye çalışmıyorum. Bi izleyin. Biraz düşünün.
Sadece karısını ilgilendirse o göt herifin ahlak anlayışı neyse diyeceğim.
Yoldan geçerken bana da dik dik bakacak bu adam. Kıyafetimde mutlaka "tahrik edici" bir unsur bulacak çünkü.
Geceleri onun varlığı sebebiyle yolda yürümeye çekineceğim, mecburiyetten ya da inadına yürürsem de "bu saatte dışarda dolaşan kızdan hayır gelmez" diye adımı çıkartacak.
Evini kiralamak istesem mesela, eve erkek arkadaşımı getirmemi istemeyecek.
Otobüste öpüşeni "burası seks otobüsü değil" deyip kovacak.
Yolda elele tutuşsa bi çift "çocuklarımın ahlakını bozuyorlar"diye şikayette bulunacak.
Azıcık okuyan bi tipse, kitapları için şikayet edecek. Dünya edebiyatında adı geçen kitapları (misal Ölüm Pornosu'nu) yargılatacak.
İnternette sansür yaptığı için bu hükümeti destekleyecek, yine onları başa geçirecek.
Bu ipsizlerden korkuyorum okur. Çünkü çok ahlaksızlar.
Geçen gün okulun önünde dayak atan o bacaksız adamdan korkuyorum. Ama insanlar sırf mini etekli diye, o kadından korkuyorlar, çocuklarının ahlakını bozacak diye.
Burda tehlikeli olan o kadın değil! Kaç kitap okusam bunu anlatabilirim topluma?
Topluma söz geçirenler hep en az okuyanlar olmuştur. İnsan ne kadar çok okursa kendini o kadar cahil ve güçsüz hisseder, suskunlaşır.
Neden bu kadar ümitsizim?