Her blog gibi biraz film ve kitap içerir. Biraz da sosyoloji, toplum, gözlem, Hollanda, korku, heyecan, neşe, nefret, endişe, hüzün ve kimbilir daha neler..
24 Ocak 2013
BENİM İÇİN UĞUR MUMCU
İlkokuldaydım. Yakın arkadaşlarımdan birinin evine ilk kez gitmiştim. Salonun duvarında bir adamın posteri vardı, isminden tam olarak emin olamasam da solcu olduğunu biliyordum. Yanağının yanında bir karanfil ve yukarıdan aşağı: "UNUTMAYACAĞIZ" sözcüğü. Şaşırdım, korktum, merak ettim ama soramadım. Kendimi güvenliksiz hissettim, başıma bir şey gelir mi diye düşündüm... Ama arkadaşımdı, çok farklıydı diğer arkadaşlarımdan, en çok kitap okuyandı, mektuplaşırdık, beni en iyi anlayanlardan biriydi. O ve ailesi bu adamı seviyorsa, iyi biri olmalıydı bu adam. Fakat nedense ailemin sevmeyeceğini tahmin ettiğim bir adamdı bu. Ailem sağ görüşlüydü.
Sonra...
Lisedeydim. Şehrimdeki İnsancıl Sahaf'ı keşfedeli bir ya da iki yıl olmuştu. İkinci el kitap alıp, okuyunca geri getirip, paranın %80'ini geri alıyordum. Tabi yerine hemen yeni kitap alıyordum. Canım İnsancıl, kütüphaneleri keşfetmediğim zamanlar, şu hayata sahip olmamın asıl sebeplerindendir...
Zamanla öğrendiğime göre ailemin de aslında sempati duyduğu Uğur Mumcu'nun resminin olduğu bir kitap gördüm: "Uğur Olsun! Bir Devrimcinin Öyküsü". Baktım, sıkıcı makalelerin olduğu kitaplardan değildi. Hayat hikayesiydi. Hem solcuların, hem de ailemin sevdiği bir adam... Çok merak ettim, hemen aldım.
Babam okuduğumu gördü. Suratını astı: "Oku ama ne bileyim, romanlaştırınca çarpıtır yazarlar böyle önemli adamları, kendi görüşlerine göre yorumlarlar. Merak ediyorsan git kendi kitaplarını al." dedi. O kadar güzel, akıcı anlatıyordu ki Sevgi Özel, o an gıcık oldum babama. Okudukça sevdim Mumcu'yu. Gazeteci olmak istedim (Sayısal bölümündeyken imkansızdı. Mümkün olsaydı bile zaten para kazandıran bir meslek olmadığı için ciddiye alınmadım, mühendisliğe girdim. Şimdi ceza olsun diye Sosyoloji yüksek lisansına başladım:)
Romandan sonra kendi kitaplarından birkaçını okudum. Benim için yeterliydi. Gözümde kimse kirletemezdi O'nu, ne sağcı, ne solcu olması önemliydi benim için. Samimi geliyordu, dürüsttü. O'nun gibi bir gazeteci olduğumu hayal ettim hep. Araştırmacı gazeteci, köşe yazarı gazeteci değil.
Sonra...
Ailemden kopup üniversiteye geldim. Solcu veya suya sabuna dokunmayan türdendi arkadaşlarım. Sağcılarla takılmıyordum. Sıkılmıştım yıllarca. Yeni türler tanımak istiyordum.
Şaşırdım. Solculardan da sevmeyenler vardı Mumcu'yu!
Şimdi...
Sevgi Özel'in etkileyici anlatımından mıdır, benim gözlerimi kapatmak isteyişimden midir, bilgi kirliliği içinde boğulmamak için nefes almayı kestiğimden midir bilmem. Hala seviyorum Mumcu'yu.
Twitter çıktı, çocukları Özge Mumcu ve Özgür Mumcu'yu takip etmeye başladım. Daha çok sevdim O"nu.
Çocuklarının hangi konuda ne düşündüklerini tek tek bilmiyorum. Birkaç köşe yazılarını/bloglarını okudum diye "her dedikleri doğru" diyecek değilim. Ama şunun farkındayım: Medyada efendi insan bulmak zor. Bu insanların efendi olduğunu ben bile -bi 90lar çocuğu olarak- anlıyorum. İster istemez bu çocukları yetiştiren insana sevgi/saygı duyuyor insan.
Sonra umag'dan yazılarını okuyorum, röportajlarını izliyorum baba Mumcu'nun. O kadar samimi ki konuşmaları... "paranın dini imanı ideolojisi yok" deyişi...
1993'te öldürülmesine -son 10 yıldır- gerçekten üzüldüğüm, daha iyi bir dünya hayal edenlerden olmama sebep olan kişi. Mumcu benim öğretmenlerimden biri.
Açıkçası yaşıyor olsa karşısına çıkmaya utanırdım. O'na bu kadar saygı duyup, hayata dair ne ürettiğimi sorsa, afallayıp kalırdım. Neden bu kadar boşa harcadığımı vaktimi, neden savaşmadığımı sorsa...
O'nun gibilerin öldüğünü görmek bu hale getirdi biz 90lıları ya da bahanem oldu bu. Evet benim bahanem bu oldu. Uğur Mumcu gibilerin de yaşadığını ve onlara da saygı duyulduğunu unutmaya çalıştım hatta. İdealist olmayı bırakmaya çalıştım, dünyanın adaletsiz olduğunu, pis işlere oyuncak olduğumuzu kabullenmeye ve bunları umursamadan olabildiğince umursamaz ve sakin bir hayat yaşamaya çalıştım, O'nun gibi olmayı beceremeyeceğimden adeta emindim çünkü.
Şimdi yaşasaydı, twitter hesabı ya da bir bloğu olsaydı... Ne derdi acaba...
Yine gözlerim doldu. Hiç görmediğim, ölümünden 10 yıl sonra tanıdığım bir adamı ne zaman hatırlasam ağlıyorum.
---
BBC Türkçe, Mumcu'nun eski radyo kayıtlarını, ölüm haberinin kaydını yüklemiş internet sitesinde. Şu linkleri bi kurcalayın bence:
Suikast özel yayını: http://www.bbc.co.uk/turkce/multimedya/2009/11/091119_anni_umumcu240193.shtml
Ağca görüşmesi hakkında mülakat: http://www.bbc.co.uk/turkce/multimedya/2009/11/091118_anni_ugurmumcu.shtml
Kendini anlatıyor: http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/01/130123_ugur_mumcu_bbc_turkce.shtml (görseller de bu sayfadan)