Yaz bitti sayılır, geç kaldım belki ama olsun tekrar güneş çıkarsa bi gün gidersiniz:
Önce,
BURGAZADA:
-Geçtiğimiz haftaiçinde bir gün, Kabataş'tan saat 11 gibi şehir hatları Adalar vapura bindik (2 akbil, ama Büyükada'dan önceki herhangi bir adada inerseniz, akbilinizi tekrar okutmayı unutmayın, bir kısmı iade ediliyor).
- Vapurdan inince tabi ki Sait Faik heykeli karşıladı bizi. Bir meydan ve kafeler, büfeler, tezgahlar.
- Biz sakinlik istedik önce, sağdaki yoldan ıssızlığa doğru yürüdük. Gittikçe restoranlar azaldı, sol yandaki binalar azaldı, sağ yanda boğaz uzandı ve tek tük suya giren insan göründü. Arada bir köpek geldi, arkadaşlık etti ve tabi ki martılar geldi "acaba yiyecek bir şey verir mi?" diye düşünerek.
- Geri dönüp iskele yakınında yemek yedik. (İtiraf edeyim hamburger yedim. Canım balık istemedi n'apayım)
- Sait Faik'in eskiden müze olan evi şu anda tamir ediliyormuş, bu yüzden eşyaları başka bir yere taşınmış, müze de kapalı.
- Konaklama için 2 tane butik otel, bir de öğretmen evi var. Siviller de kabul ediliyor öğretmen evine. Sanırım 1 kişi gecelik 40TL idi, yanlış anlamış olabilirim, teyit edin derim
- Gezilecek çok yer yok fakat kafa dinlemek için gece kalmak istedik ama öğretmenevinde yer olmadığını görünce vazgeçtik. İskele civarında Sinem Dondurma'da nefis bi külah dondurma yedikten sonra, saat 3 gibi Büyükada'ya doğru tekrar vapura bindik.
BÜYÜKADA:
- Büyükada'da gezilecek çok yer varmış. Hepsini sindire sindire gezip 1 günde bitirmek imkansız, sıkıştırırsanız olabilir.
----
Adalar Müzesi!
--Çok önemli , kapsamlı. Müzesevenlerin tüm gününü alabilir bu müze. Tüm arşiv yazılı olarak basılsa, Adalar hk harika bir ansiklopedi serisi çıkar ortaya (şu an bir kitap hazırlanıyormuş). Jeolojik oluşumu, ilk yerleşimler, şimdiye kadar hangi devletlerin elinden geçmiş, yaşam biçiminin karasal yaşamdan farkı, gelenekler, günümüzdeki hali... Hala neredeyse hiç arkeolojik çalışma yapılmamış burada. Korkunç bi gerçek! Aceleyle alabildiğim notçuklar burada:
-- Mutlaka öncelikle buraya gitmek gerek. Ada'nın neresinin gezilmesi gerektiği konusunda yol gösteriyor.
-- Sivriada, Tavşanadası, Batık Vordonos Kayalıkları, Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedefadası, Kazıkadası, Yassıada hakkında ayrıntılı bilgi.
-- Sivriada: Eskiden manastır, sürgün yeri olarak kullanılmış, hiç yerleşim olmamış. 1900lerde köpek imha alanı olarak kullanılmış. Şimdi ne durumda bilmiyorum.
-- Büyükada Rum Yetimhanesi: Şuan ziyarete kapalı. Ayrıntılı bilgi ve bazı eşya örnekleri müzede.
-- Irene ve Zoi Adalar tarihi içinde önemli kadınlarmış. Tekrar gitmeliyim.
----
- Faytoncuların efendiliği gözüme çarpmıştı. Maddi durumu Adalılara göre düşük olduğu belli delikanlı yaşta gençler ve amcalar genelde. Öküzlerle karşılaşmaya alışkınım İstanbul'da, ne yazık ki dış görünüşten bi önyargı edinecek kadar da rahatsız ediyorlar bazen. Burda da öyle olur diye bekledim adamcağızları ilk gördüğümde. Bi laf atma, dik dik bakma gibi şeyler. Öyle değillerdi. Günah aldım.
Vapurda, dönüş yolunda Adalı dergisi'ni okurken, Ada halkıyla faytoncular arasında bir anlaşmazlık olduğunu öğrendim. Fayronların pis kokusundan ve sokakları kirletmesinden rahatsız oluyormuş halk ve faytoncuları küçümseyerek bakıyormuş. Faytoncuların yaşam koşulları da çok kötüymüş. Şaşırdım.
- Lefter: Fenerbahçeli ve Adalı futbolcu. Müzesi var.
- Fark ettim ki, bazı insanların çocukluğu bu Ada'da geçmiş. Karakterlerimizdeki farkı anlayabiliyorum. Kırk yılda bir haftasonu gidip rahatlamakla, yıllarını/yazlarını orada geçirmek arasında çok fark var.
- Kütüphane varmış, gitmek lazım. (bi dahakine)
- Plajlar var.
- Tepedeki Aya Yorgi Kilisesi'ne çıkmak gerek. Daha önce gitmiştim, bi daha o yolu tırmanmayı göze alamadım.
- Bi de Manastır varmış, özel izinle açılıyormuş, vaktimiz yoktu şansımızı denemedik bile.
- Lunapark alanı/At Meydanı: Faytonların "park ettiği" meydan. Lunapark Gazinosu var, sanırım o yüzden bu isim verilmiş. Çarpışan araba falan yok yani heveslenmeyin. Eşekle tur atabiliyorsunuz ama.
- İskele girişinde güzel bir kitapçı var. Fiyatlar normal. Rumca konuşan yaşlı bir karı koca işletiyor. Bu kadar ayak altı bir yerde kitapçı olmasına çok seviniyorum:)
- Balık restoranlarında balık yemek lazım. Şu sıralar İstavrit mevsimiymiş. Sahil kıyısındaki restoranlar lüks ve pahalı, sahile paralel ilk sokakta her cebe uygun yiyecek var. Burgazada'dan çok daha fazla seçenek var. Rahat olun.
- Tarçınlı lokma: güzel ve 5TL
- Reşat Nuri Güntekin'in evi burada. Evi görünce "Ben burda yaşasam ben de yazardım lan Çalıkuşu'nu!" diye saçmalamamak elde değil.
- Lale Sineması'nda güzel filmler gösteriliyor: 10TL
- Kedileirn köpeklerin insanlarla ilişkisini sevdim. Hepsi tertemiz. İnsanlar tekmelemiyor. Misal garson masalar arasında gezen kediyi ittirmiyor yürürken, yolunu değiştiriyor. Hayvana sevgiden ziyade, saygı duyuluyor gibi.
- Gecenin köründe bile "kız başınıza" sokakta rahatça dolaşabilirsiniz. Güven veren bi yer.
-Konaklama: Çok fazla otel, butik otel ve pansiyon var.
Kötü bi pansiyonda iki kişilik oda: 80TL
Ortalama bi butik otelde iki kişilik oda+kahvaltı: 100TL
İkincisini tercih ettik çünkü dışarda kahvaltı tabağı zaten ortalama 20TL.
Selam eder, en kısa zamanda Ada'ya tekrar gitmeyi dilerim.