19 Şubat 2018

8. Haftanın Sorusu ve Motiflerde 4. Hafta

Ne diye başlık atacağımı şaşırdım yine. Motifler hakkında da numaralarla konuşmam gerektiğini fark ettim, yoksa ne kadar yol katetmişim falan bilemiyorum. 4. hafta bittiyse, nerden baksan 28 motif olmuş bile! Vuhu! Normalde hayatta girişmeyeceğim bi işti bu. Blogculuk, sen nelere kadirsin!


Bu haftanın şaheserleri de bunlar. Soldan sağa, yukardan aşağı sıralama şöyle:

1. Simple rows and rounds
2. Iced pie
3. Bunu kaydetmemişim yav, bulamadım kaynağı.
4. Paint splatter
5, 6, 7. Aşağıdaki kitaptan. Merak eden olursa model çizimlerinin fotoğrafını çekip mail atabilirim.


Gelelim bu haftanın sorusuna: Hayatını etkileyen bir kitap? 

Düşündüm, hayatımı etkilemesi için, küçükken okumuş olmam gerekir gibime geldi. Zaman sınırı koymak içimi rahatlattı, derken, tek bi kitap ismi verme işi gerdi bu sefer de. Aklıma gelenleri süzgecimden geçirip sıralayacağım bu yüzden:

1. Çocuk Kalbi (Edmondo de Amicis): Okurken çok zevk almamıştım, sanırım geç okumuştum, çok çocuksu gelmişti. Fakat günlük yazma fikrini çok sevmiştim. Beni bu yazma işine bulaştıran kitap bu olabilir. Emin değilim tabi, şimdi hatırlayamadığım başka kitaplar varsa kalplerini kırmayayım.

2. Yeşil Kiraz (Gülten Dayıoğlu): İpek Ongun kitapları TVdeki kızları anlatıyordu da, Yeşil Kiraz benim gibileri anlatıyordu sanki, öyle bi bağ kurmuştum bu kitapla. Konusunu çok hatırlamıyorum fakat çok gerçekçi olduğu için acı verdiğini çok iyi hatırlıyorum.

3. Huzur Sokağı (Şule Yüksel Şenler): Ortaokulda okumuştum. Hayatımı kesinlikle etkiledi. Bi döneminin içine sıçtı. Şu an en çok nefret ettiğim kitaplar arasında. Dizisi çekildi bi de, tam bu dönemin burnu havada ahlak anlayışına uygun olarak.

Büyüyünce, okuyacağım kitapları arayıp bulduğum zamanlarda ise Tutunamayanlar ve Mülksüzler'i takmıştım kafama. Hala hafızamın en güzel yerinde saklıyorum onları. Mülksüzler ideal, mükemmel bi toplum tipinin olmadığına ikna etmişti beni. Tutunamayanlar ise asosyalliğime edebi bi anlam katıyordu sanırım, yalnızlığımı alıyordu, en yakın arkadaşım olmuştu. Tekrar okumak gerek ikisini de.

Zihnimi zehirleyen çok fazla kitap okudum. Dini romanlar, Kemalettin Tuğcu romanları gibi. Hep kahır hep kahır hep kahır... Bıktım be! Ama ah o dini romanlar... Onların öyle her kelimesinden fışkıran ahlakçılıkları, zihnime ördükleri duvarlar... Her sayfada yeni bir tuğla koyarken bi taraftan da kendi kendime isyan edişim, duvarın üstünden atlayıp kaçmak isteyişim... Sırf roman okumayı seviyorum diye ordan burdan elime tutuşturulan iç karartıcı, saçma sapan kitaplar... Şimdi çocuk kitaplarına bakıyorum da, ne güzellikler varmış da haberim yokmuş. Sahaf diye bi şeyin varlığından beni haberdar eden lise arkadaşıma hala minnettarım.

İşte böyle, nefretimi iyice kusmadan gideyim.

Selamlar efenim,
Kanatlı Kedi